31. Sayı

Azerbaycan’a Gönderilen Selamın Hikâyesi – Oğuzhan Karaduman

Mazinin tozlu sayfaları arasında nice hatıralar saklıdır. Bu tür notları okumayı seven yüzlerce insan geçmişten bir parçaya tesadüf etmenin hazzını çok iyi bilmektedir. Eskilerin heyecanı bu tür okuyucuların helecanı olmaktadır. Bu yazımızda sizlere bestekâr- muallimlerimizden İsmail Zühtü Bey (Kuşçuoğlu) ile edebiyat tarihçimiz, muallim ve muharrir İsmail Habip (Sevük) dostluğundan Azerbaycan’a uzanan bir selamın öyküsünü aktarmaya […]

Devamını Oku
31. Sayı

Mehmet Ali Kalkan’ın Şiirlerinde Türklük – İlkay Coşkun

Bazı şair ve yazarlar vardır bir alanda derinleşirler. Bir alanda ürünler verirler veya ürün verdikleri alan daha çok ön plandadır daha çok dikkat çekicidir. Başka bir ifadeyle bu şair ve yazarlar hayatları boyunca bir tek anahtar sözcüğün ve kavramın peşinde koşarlar ve ürünlerini bu doğrultuda şekillendirirler. Bunun örnekleri çoktur. Arif Nihat Asya, Nihal Atsız, Ziya […]

Devamını Oku
31. Sayı

Yunus Emre’de Sosyal Bir Mes’ele Olarak Yalan – M. Halistin Kukul

Yûnus Emre’nin bizzat tâkîp ettikleri ve tâkîpçileri gibi, Türk şâir ve ediblerimizin ekserisinde, üstün bir bediî mertebeye şâhid olunurken, onlarda, aynı zamanda, sosyal mes’elelerin her türlüsüne de, zarîf bir şekilde temas ve aynı hassasiyetle çâre arandığını ve çözüm bulunduğunu da müşahede etmekteyiz. Onlar, yazdıkları binlerce mısrâlık eserlerinde, dâima insanlığın selâmeti ve huzuru için ne gerekiyorsa […]

Devamını Oku
31. Sayı

İstirahatte Keder – Abdullah Aydın

Köhne bir evin tek odasındaki yer yatağında istirahat eden bir ihtiyar vardır. Ruhuna tecelli etmiş çilekeşliği ve hiç olmadığı kadar artmış mahzunluğunu göz ardı etmeye çalışarak mecalinin yetmediği hareket kabiliyetini içinde bulduğu sebatla törpülemeye çalışıp az ötede iki duvarın kesiştiği noktaya bırakılmış bastona uzanmaya gayret eden bir ihtiyardır. Ne var ki çok yorgun, müteessir ve […]

Devamını Oku
31. Sayı

Kızarmış Ekmek Kokusu – Ayla Coşkun Ceren

Gözkapaklarını sağ eliyle ovarak açtı. Yeni bir günün ilk ışıkları krem rengindeki tüle rağmen pencereden içeriye akın etmeye başlamıştı. Gözlerini tekrar kapattı. İnce pamuk yorganı başına çekti. Nefes alışverişini dinledi. Kalbi hala onunlaydı ve küt küt atıyordu. Hırıltısını duydu, ciğerlerinden gelen bu uğultu, soğuk karanlık dipsiz bir kuyuda yankılanıp yukarıya çıkıyor gibiydi. Burnunu yavaşça yorgandan […]

Devamını Oku
31. Sayı

Mektubum – Dilek Akıllıoğlu

Bomboş bir yeryüzü gibiyim. Yeryüzünde bile hissetmiyorum kendimi. Her nefes alışımda yerin altını hatırlıyorum. Çürüyen hafıza yoklamalarını ve öpmeye kıyamadığım ellerini. Her biri şimdi soğuk, senden çıkmış gitmiş gibi. Dünyanın ne tuhaflıkta olduğunu öğrenmemişim. Ölümlere şahit olmak gerekirmiş meğer. Nerede olduğumun, ne yaptığımın, nasıl davrandığımın bir önemi yokmuş. Büyük bir boşluk var. Var olunan tüm […]

Devamını Oku
31. Sayı

Bayram – Mehmet Gül

Biz ona Koca Kafa Bayram, derdik. Zayıf bedeninin üstünde işleyen koca kafasıyla Bayram,  en zor problemleri hocamızın daha cümlesini tamamlamasına fırsat bile vermeden çözer, elindeki defteriyle koca kafası aynı hizada, tahtaya koşup az önceki başarısını kimseye kaptırmama hırsıyla-hoş sınıfta öyle biri de yoktu ama- bizim kıskanç bakışlarımızın önünden yara almaksızın geçer, benim hiçbir zaman sırrına […]

Devamını Oku
31. Sayı

Bir Özveri Hikâyesi – Ramazan Dönmez

Cumhuriyet’in ilk yıllarında Anadolu’nun ücra bir köyünde doğmuştu Şık Ahmet. Ailenin ilk çocuğuydu. “Şık” lakabı ona babasından intikal etmişti. Zira babası “Osmanlıca” yazıp okuyabiliyor, vakit namazlarını kılıyordu; sakalı da vardı. Bu üç özelliği nedeniyle köylüleri ona “Şeyh Baba” anlamında “Şık Baba” derlerdi. Aslında ne şıklığı ne de şeyhliği vardı. Toprakla örtülü evlerinin önünde küçük bir […]

Devamını Oku
31. Sayı

Fidel – Muhammet Durmuş

Ünal Durmuş ve Emre Akkol için Kayık yerinde yoksa Ballim’in denize açıldığını anlıyor ve direkt dama giriyordum. Kaç kez sabahladığım da olmuştur. İyi bir adamdı Ballim. Lakabının nereden geldiğini bilmiyordum ama dilime takılmıştı bir kere. Kendinden küçüklerle vakit geçirmenin genç hissettirdiğini söylerdi. Tahammülü fazlaydı bana karşı. Kıvırcık sakalları ve iri ellerine kim baksa balıkçı olduğunu […]

Devamını Oku
31. Sayı

Binnur – Nisa Eser

Geçti ömrüm iklimden iklime Yuva yaptım kaç paket cigaranın bacasında Yorgunum, kahvem çamur gibi Batmaya da razıyım, artık beni anla Yeter ki sen beni Hiç yaşamayacağım bir romanın kollarına atma. Didem MADAK “Senden sonra çok şey değişti hayatımda; şiir zevkim değişti mesela, artık yatarak okumuyorum kitapları, ellerim üşümüyor, sık sık dalıyor gözlerim, geceleri korkuyorum uyanamamaktan; […]

Devamını Oku
X