Merhaba değerli dostlar.

Dergimiz ilk iki sayıyı, 2016 da “sıcak” bir yazı geride bıraktı. Edebiyat dergilerinin doğrudan siyasi bir gündeme temas etmesi hoş karşılanmayabilir. Ancak bu yaz öyle bir kara olay, öyle büyük bir badire atlattık ki, değinmeden geçmek hem millete hem de şehitlerimize saygısızlık olur. 15 Temmuz 2016 Cuma gecesi milletimizin ve demokrasimizin maruz kaldığı alçak saldırı hepimizin hafızlarında ve vicdanlarında tazeliğini ve heyecanını koruyor. Devletimizin kurumlarına yuvalanmış şer odakları organize olmuş, milletimizin ülke menfaatleri doğrultusunda kullanılması için kendilerine teslim ettikleri silah ve teçhizatlarla yine milleti ve milletin güzide kurumlarını vurmuşlar; iradesine, demokrasisine, vatanına, bayrağına sahip çıkmak isteyen vatandaşlarımızın kanına girmişler, insanımızı, askerimizi, polisimizi acımasızca katletmişlerdir. FETÖ’cü örgütün marifetiyle ülkemize ve insanımıza yaşatılan bu acıların bir kez daha yaşanmaması tek dileğimizdir. Bu alçak saldırıyı gerçekleştirenleri, milletin meclisini ve kurumlarını bombalayan bu alçakları lanetliyor; darbe girişiminde şehit olana asker, polis ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyoruz.

Türk milleti şüphesiz büyük bir millettir ve bu “büyük”lüğü tarihte birçok kez sınanmış ve bu yüce millet bu sınavlardan hep alnının akıyla çıkmıştır. Beynelmilel çetelerin besleyip büyüttüğü, yedirip içirdiği PKK/PYD, IŞİD/DAEŞ, DHKP/C ve FETÖ gibi örgütlenmelerin hepsi kendi çıkarlarına hizmet ediyor görünmekle beraber aslında bu sömürgeci, iki yüzlü “büyük devletler”in büyük çıkarlarına hizmet etmekte ve ona göre dizayn edilmektedirler. Bölgesinde siyasi ve sosyal anlamda atağa kalkmaya hazırlanan ülkemizin bir anlamda “terbiyesi”, “hizaya çekilmesi” için maşa olarak kullanılan bu yapılanmaların ülkemize büyük zararlar verdiği açıktır. Ancak zor zamanlarda “millet olma” refleksini daha fazla çalıştıran, birliğini korumayı bilen milletimiz 15 Temmuz darbe girişiminde de aynı refleksi göstermiş ve hissesine düşen bu “ateşten imtihanı” başarıyla geçmiştir. İktidarı ve muhalefetiyle her görüşten vatandaşın ortaya koyduğu birlik şuuru ve gösterdiği dayanışma her türlü övgünün üstündedir. Dileğimiz bu birlik şuurunun ebed müddet devam etmesidir.

Kıymetli okuyucularımız;

Haziran ayında 2. Sayımızı çıkarırken,  3. sayımızda rahmetli Dilaver Cebeci için bir dosya hazırlamayı planlamış ve tüm hazırlığımızı ona göre yapmıştık. 15 Temmuz Darbe girişiminin ardından “Demokrasi Nöbetleri”nde meydanlarda çalan parçalardan birinin Mustafa Yıldızdoğan’ın seslendirdiği “Türkiye’m” parçası olduğu hepinizin malumudur. Bu parçanın sözleri bu sayımızda dosya konusu olarak işlediğimiz Dilaver Cebeci. Türkiye’nin bütün meydanlarda çalınıp söylenen ve ay yıldızlı al bayrağımıza yoldaş olan bu güzel parçamızın şairinin, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra dergimizin dosya konusu olmasını hem hikmetli hem de güzel bir tesadüf olarak değerlendiriyoruz. Bu güzel dosyanın hazırlanmasında emeği geçen tüm arkadaşlarımıza, hocalarımıza, yazarlarımıza, özellikle bazı belge ve bilgilere ulaşmamızda bize yardımcı olan rahmetli şairimizin oğlu Çağrı Cebeci Bey’e, İbrahim Metin Bey’e, Hüseyin Kuyucu Bey’e teşekkür ederim.

Bu sayımızda dosya konumuzun dışındaki yazı, şiir ve öyküleriyle dergimize destek olan diğer yazar-şairlerimize de teşekkür ederim. Her biri birbirinden değerli yazarlarımızın, şairlerimizin kalemlerinden dökülen öykü, gezi, deneme, inceleme ve şiirlerle donattığımız 3. Sayımız, umarız sizlerin beğenisine layıktır.

Yeni sayılarda görüşmek dileğiyle…

Yaşar VURAL