32. Sayı

Mehmet Kaplan ve Kültür Milliyetçiliği – Şeyma Büyükkavas Kuran

  Mehmet Kaplan’ın kültür milliyetçiliği konusundaki düşüncelerini anlayabilmek için öncelikle onun millet kavramıyla ilgili düşüncelerine bakalım. Kaplan’a göre insan doğumundan ölümüne kadar tarih, coğrafya, gelenek ve kültürle çevrelenmiştir. Bu çevreleniş de millet denilen topluluğu oluşturur. Millet deyince, aynı topraklar üzerinde, aynı tarihî kaderi yaşayan ve aynı kültüre sahip insan topluluğu anlaşılır. Cemiyetleri, topluluk olmaktan çıkarıp […]

Devamını Oku
32. Sayı

Sözü Mehmet Kaplan’a Bırakmak – Muharrem Dayanç

Kaplan Hoca’nın Şehirleri ve Annesi Modern edebiyat araştırmalarının öncü şahsiyetle­rinden biri olan Mehmet Kaplan 18 Mart 1915’te Eskişehir’in Sivrihisar kazasında doğar, 23 Ocak 1986’da İstanbul’da ölür. Birinci Dünya Savaşı’nın zor günlerinde gözlerini dünyaya açan Kaplan’ın babası Halil İbrahim Bey (1891-1960) annesi Fatma Hanım’dır (1890-1935). Kaplan’ın hayatında, bir süre öğretim üyeliği yaptığı Er­zurum’la araştırma yapmak için […]

Devamını Oku
32. Sayı

Bir Ekol: Mehmet Kaplan Hoca – Zeynep Göze Uluant

Üniversite yıllarım, aradan geçen kırk küsur sene­ye rağmen, hâfızamdaki izleri canlılığını koruyan, hayâtımın en zevkli ve faydalı geçen dönemlerinden bi­ridir. Ağzına kadar dolu anfilerde, hepsi birbirinden de­ğerli hocalardan Türk dili ve edebiyatının derin ve zengin dünyâsına dalar, sadece bilmediklerimizi öğrenmenin değil o kıymetli insanları tanımanın da hazzına varırdık. Sonradan şuuruna erdim ki okuduğum dönem, meğerse […]

Devamını Oku
32. Sayı

Hatıraların Işığında: Hocam Prof. Dr. Mehmet Kaplan – Önder Göçgün

1964-1968 yılları arasında, bir taraftan İstanbul Üni­versitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde, diğer taraftan da Çapa’daki İstanbul Yüksek Öğretmen Okulunda yüksek tahsilimi sürdürdüm. 1964 yılı Kasım ayı başları… İstanbul Üniversitesi yeni öğretim yılına başladı. Ben de çiçeği burnunda bir üni­versite öğrencisi olarak Edebiyat Fakültesinde, kısa ve tanınmış adı Türkoloji olan Türk Dili ve […]

Devamını Oku
32. Sayı

Prof. Dr. Mehmet Kaplan Beyefendi Doktora Hocamdı – Saim Sakaoğlu

Giriş
1
960 yılının ikinci yarısının biraz sonrası… Aylardan eylül… Ülkemizin gençliği, başka bir söyleyişle lise mezunları tatlı bir telaşın içinde. Üniversiteler açılıyor. Ancak yeni öğrencileri daha belli değil. Ülkede topu topu yedi üniversite var: İkişer tanesi İstanbul ve Ankara’da, birer tanesi ise İzmir, Trabzon ve Erzurum’da. Böyleymiş dağılım ama benim son ikisinden hiç haberim yok. Bizim Konya Lisesi mezunları, ki koskoca ilin tek lisesi idi, varsa yoksa Ankara ve İstanbul. Biraz da açılalı fazla olmayan İzmir’deki üniversite.
Profesör nedir, kimdir, ne iş yapar? Bizler için iki bi-linmeyenli bir denklem. O yıllarda gazete sayfalarında profesör adı pek geçmez. Ancak zaman zaman hukukçu olduklarını öğreneceğimiz bazı profesörlerin adı geçiyor. Artık onları da saymayalım.
Ben edebiyat fakültesi diye bir okulun olduğunu çok geç fark ettim. O yıllarda şehirlerde gençlerin elinden tutan ticari kuruluşlar filan daha yok. Neyse, anılan yı¬lın kasım ayının ilk iş günü galiba çarşambaya geliyordu. Elimizden tutup bizi okula götürecek büyüklerimiz yoktu ama bizler heyecanlı idik. Gözleri yükseklerde olanların (!) yerini değil, adını bile bilmediği o koca binaya girerken bir heyecanlıydık ki sormayınız. Artık üniversiteli idik. Bi¬zim de şebekemiz olacaktı, yakamıza takacağım bir de rozetimiz. Şebeke o yılların öğrenci kimlik kartı idi ki indi-

edebice
rimli yolculuklarda filan işe yarıyordu.
Sora sora Bağdat’ın bulunduğu bir ülkede biz bölü-mümüzün yerini kolayca buluverdik. Ana girişten sağa dönüp sayıları 15 kadar olan basamaklardan sonra bir kapıdan içeriye giriyorduk. Derken tırman tırman bitme-yecek merdivenler… Dördüncü katın ara sokağa bakan taraftaki katı bizimmiş. Koridor bayağı kalabalık. Öyle ya, orası bir idealin, belki de hayalin gerçekleşeceği kut¬sal bir alan.
Mübarek koridor, Selimiye Kışlası gibi. Kim kime dum duma. Birileriyle konuşan yok gibi. Neyse, ben üçüncü gün uzaklardan tanıdığım bir çehreyle merhabalaşıver¬dim. Benim önceden kaldığım Konya Yurdu’nda geçici olarak kalan Harun Tolasa da bizim bölümde imiş.
Koridorda birileri bir duvardaki camekâna bakıp duru-yor, bazıları ise bir şeyler yazıyor. Meğer orası bölümün duyuru panosu imiş. O zaman adı böyle miydi, bilmiyo¬rum ama ben günümüze göre böyle söyleyiverdim.
Ben de yanımda getirdiğim bir deftere programı yazı-verdim. Aslında o tam bir program değildi. Her hoca ile ilgili yarım sayfalık bir bilgilendirme notu gibi idi. Akşam, Konya Yurdu’ndaki yazısı güzel bir arkadaşa temize çek-tirdiğim programın tarafımdan şekillendirilmiş bir kopya-sını hâlâ saklarım.
Özetlersek, o programda Prof. Dr. Mehmet Kaplan Ho-camızın adı yoktu. Yeni Türk Edebiyatı dersimizi, Doç. Dr. Ömer Faruk Akün Bey’den alacaktık. Prof. Kaplan’ın bu yıl derslerimize gelememesinin sebebini yıllar sonra öğ-renecektik. O, Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakül-tesinde öğretim üyesi olarak görev aldıktan sonra, hem bölüm başkanı, dekan ve hem de rektör vekilliği görevle-rini üstlenmiş. Oradaki görevinden ayrılınca İngiltere’ye gittiği için bizim ilk yılımızda dersimize girmemişti.
Ertesi yıl mı? O yıl bir tam edebiyat hocası ziyafetiyle karşılaştık: Prof. Kaplan Londra’dan dönmüş, sınıfımıza renk getirmişti. Prof. Ahmet Hamdi Tanpınar da hoca-larımız arasında. Ve geçen yılki hocamız Doç. Dr. Ömer Faruk Akün.

Devamını Oku
32. Sayı

İnci Enginün ile Hocası Mehmet Kaplan Hakkında Bir Mülakat – Alev Sınar Uğurlu/Ersin Bayram

Hem talebesi hem meslek ve mesai arkadaşı olmanız hasebiyle Mehmet Kaplan’ın uzun yıllar yanında bulundunuz. Kaplan Hoca’yı en iyi tanıyanlardan biri sizsiniz. Mehmet Kaplan’ın hocalığından bahseder misiniz? Mehmet Kaplan çok iyi bir öğretmendi. Derse tam vaktinde girer, vaktinde çıkardı. Elinde daima notları bulunurdu. Onlara pek bakmazdı da. Daha sonra bize sık sık derslere hazırlanarak girin […]

Devamını Oku
32. Sayı

Birol Emil’in Gözünden Mehmet Kaplan’a dair Bir Söyleşi – Konuşturan Zeki Taştan

BİROL EMİL’İN GÖZÜNDEN MEHMET KAPLAN’A DAİR BİR SÖYLEŞİ*     MEHMET KAPLAN’LA İLK KARŞILAŞMA VE FAKÜLTE YILLARI… Kıymetli Hocam. Mehmet Kaplan’la üniversitede nasıl tanıştınız? İlk karşılaşmanızı anlatabilir misiniz? Şimdi nasıl tanıştım, hocam üniversite birinci sınıfta benim ve benim devremin hocasıydı. İlk dersimiz, Prof. Dr. Ali Nihat Tarlan’ın dersiydi. Onu da hemen belirteyim çünkü bugünkü nesiller […]

Devamını Oku
32. Sayı Haber-Duyuru

Edebice 32. Sayı Çıktı

EDEBİCE 32. SAYI MEHMET KAPLAN DOSYASI İLE ÇIKTI Edebice 32. sayı Mehmet Kaplan dosyası ile çıktı. Türk kültür ve edebiyatında tartışılmaz bir ağırlığı ve bu alana önemli hizmetleri olan Mehmet Kaplan 1986’da aramızdan ayrılmıştı. Türk Edebiyatı Üzerine Araştırmalar, Şiir Tahlilleri, Hikâye Tahlilleri, Tevfik Fikret, Tanpınar’ın Şiir Dünyası gibi Türk dili ve edebiyatı bölümünün başucu kitaplarını […]

Devamını Oku
X