32. Sayı

Birol Emil’in Gözünden Mehmet Kaplan’a dair Bir Söyleşi – Konuşturan Zeki Taştan

BİROL EMİL’İN GÖZÜNDEN MEHMET KAPLAN’A DAİR BİR SÖYLEŞİ*

 

Prof. Dr. Birol Emil

 

MEHMET KAPLAN’LA İLK KARŞILAŞMA VE FAKÜLTE YILLARI…
Kıymetli Hocam. Mehmet Kaplan’la üniversitede nasıl tanıştınız? İlk karşılaşmanızı anlatabilir misiniz?

Şimdi nasıl tanıştım, hocam üniversite birinci sınıfta benim ve benim devremin hocasıydı. İlk dersimiz, Prof. Dr. Ali Nihat Tarlan’ın dersiydi. Onu da hemen belirteyim çünkü bugünkü nesiller ve genç meslektaşlarım tanımazlar. Tahtaya Fuzûlî’den bir beyit yazmıştı ve tam iki saat o beyti şerh etmişti. O, eski Türk edebiyatının dünya çapında otoritesiydi. İkinci ders Prof. Dr. Mehmet Kaplan’ın dersiydi. Tabii daha ilk bakışta, onun o ciddi ve sert görünüşünden sirayet eden otoritesine, konuştukça ve dersi işledikçe ilminin ve kültürünün otoritesi de ekleniyordu. Bu bizim için müthiş bir şeydi. Hepimiz daha yeni liseden gelmişiz. Gerek konuşma üslubu gerekse edebiyatla fikri birleştirmesi… Daha o zaman düşünün… Yani biz ne kadar liseden hazırlıklı gelmiş olabilirdik ki? Ama dikkatimizi çeken bir husus, bakın o üslup bizi hakikaten çok etkilemişti en önemlisi de son derecede vazıh bir konuşma üslubu vardı ve bu, –tabii yıllar içerisinde ben bunun çok daha iyi farkına vardım- konuyu karıştırabilecek lüzumsuz tek bir kelime bir cümlenin asla yer almadığı, hakikaten ilim üslubuyla fikir üslubunu birleştiren bir konuşma tarzıydı. Daha ilk derste hocamız bizi hakikaten etkisi altına almıştı.

Üçüncü sınıfın sonuna kadar hocamızdı fakat 1958’te Atatürk Üniversitesi’nde Edebiyat Fakültesinin kurucu dekanı ve öğretim üyesi olarak göreve başlayınca (o yıl Ahmet Hamdi Tanpınar da Avrupa’daydı) kürsü henüz profesör olmamış Doçent Ömer Faruk Akün’e kalmıştı. “Servet-i Fünûn’da Dekadanlık” münakaşası tezimi Tanpınar vermişti. Bir süre meşgul olmuştu fakat tabii gidince Doçent Ömer Faruk Akün’e bırakmıştı. Sonra üniversiteyi bitirdim. Benim devremden 18 kişiydik.

DİĞER HOCALAR VE BİLİM DALLARI…

O dönemde bölümde başka hangi hocalar ve bilim dalları vardı? Anlatabilir misiniz?

Efendim yeni Türk edebiyatı kürsüsünde o yıl henüz doçent olmuş olan Ömer Faruk Akün, Prof. Dr. Mehmet Kaplan ve Prof. Dr. Ahmet Hamdi Tanpınar vardı. O zamanki ifadeyle Yeni Türk edebiyatı kürsüsünün başkanı Ahmet Hamdi Tanpınar’dı. Türk Edebiyatı kürsüsünün başkanı Prof. Dr. Ali Nihat Tarlan’dı ve aynı kürsüde bir başka profesör olarak Fahir İz vardı fakat Fahir İz sık sık Avrupa’ya gidiyordu. Avrupa ve Amerikan üniversitelerinden davet alıyordu ve onun için dersimize fazla giremedi. Öteki sınıftaki arkadaşlarımız için de aynı şey söz konusuydu. Bir de doçent olarak Abdülkadir Karahan vardı. Eski Türk dili kürsüsünde profesör, sonradan Ordinaryüs profesör olacak olan Reşit Rahmeti Arat ve doktor asistanı olarak Muharrem Ergin hocamız vardı ki bizim Osmanlıca derslerimize girmişti. Türkiye Türkçesi kürsüsünde Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu bölüm başkanı, Prof. Dr. Saadettin Buluç ve Dr. Faruk Kadri Timurtaş hocamız vardı. Tabii sonradan bu kürsüler şahıs kadrosu itibarıyla çok gelişti ve zenginleşti. Ondan bahsetmeme gerek yok, Türk edebiyatı kürsüsüne şimdi ben asistan olarak girdim, Prof. Dr. İnci Enginünile Prof. Dr. Zeynep Kerman asistan olarak girdiler. Arkasından işte bugünkü nesil diyebileceğim, efendim Necat Birinci hocamız asistan olarak girdi ve Abdullah Uçman, bir de Sema Uğurcan. Bizim kürsü bu şekilde zenginleşti.

[*]Bu söyleşi, ÇESA (Çevrimiçi Sanat Akademisi) tarafından18. 06. 2021 tarihinde Prof. Dr. Zeki Taştan’ın moderatörlüğünde, Prof. Dr. Birol Emil’le canlı yayın olarak gerçekleştirilen Prof. Dr. Mehmet Kaplan’a saygı Programı’nın kısaltılmış ve düzenlenmiş hâlidir. Söz konusu yazı, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü lisansüstü öğrencisi Necmi Dilmen’in dikte ettiği metinden alınmıştır. Dilmen’e bazı hususlarda Rabia Ekşioğlu da yardımcı olmuştur. Kendilerine teşekkür ederiz.

Devamını okumak için lütfen satın alınız.

Leave feedback about this

  • Rating

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field

X