31. Sayı

Kitap Hırsızı: Mutlu Soz/suzluk – Ülkü Yılmaz

Mitolojide, dinî menkıbelerde ölümün çaresini arayan kahramanlarla sıklıkla karşılaşırız. Anadolu’da anlatılan Şahmeran hikâyesinin bazı varyantlarında Danyal peygamber kendine bahşedilen ilimle ölümün çaresini bulur; ancak Cenabı Hak bu ilimden faydalanmasına müsaade etmez ve Cebrail vasıtasıyla Hz. Danyal’ın elindeki kâğıtları suya düşürür. Gılgamış Destanı’nda ise ölümsüzlüğü arayan Gılgamış bunun çaresinin olmadığını anlayınca memleketine geri dönüp sergüzeştini tabletlere nakşettirerek ölümsüz bir isme sahip olmayı seçer.

Öte âlemin sonsuzluğu için yaratılan insanoğlu fani dünyada da ölümsüzlüğü arzulamaktadır. Ceset ölümünü engelleyemeyeceğini bildiği için manevî arayışlara yönelmekte ve kendinden bir parça, bir eser bırakarak ölümünden sonra da yaşamak istemektedir. Picasso’nun “Her yaratma edimi, ilk önce bir yıkma edimidir.” sözü kendinden önceki anlayışı yıkma olarak değerlendirilir; ancak bu sözü ölümden rol çalmak şeklinde de okuyabiliriz. Çünkü edebiyat, resim, müzik, mimarî vb. her sanat eseri var oldukça sahibini de yaşatır. Örneğin, yüzyıllar önce vefat eden Mimar Sinan’ın adı Selimiye Camii ayakta durdukça yaşayacaktır. Bir Türk edebiyatı olduğu sürece Ahmet Hamdi Tanpınar unutulmayacaktır. Bu örneklerin sayısı elbette artırılabilir.

Geleneğin içinden gelen “ölümsüzlük arayışı”  edebiyatta da ilgi çekici bir konu olarak kendine yer bulur. Markus Zusak, Kitap Hırsızı adlı romanında kitap imgesini kullanarak ölümsüzlüğün çaresini bulan bir kahraman yaratır. “Kitap Hırsızı” tamlamasında kitap, ölümsüzlüğü; kendisine ait olmayan bir şeyi gizlice alan kişi anlamına gelen “hırsız” kelimesi ise ölümlü olan insanın kendisine bu dünyada bahşedilmeyen sonsuzluğa dolaylı yollardan ulaşmasını simgeler. Zusak’ın eserin anlatıcısı olarak ölüm meleği Azrail’i seçmesi de oldukça manidardır. Ayrıca Liesel’ın yeni ailesiyle yaşadığı sokağın adının Himmel yani cennet olması sonsuz hayata bir göndermedir. Eserde Azrail, kitap ve cennet arasında sonsuzluğu çağrıştıran bir anlam ilişkisi kurulmuştur.

Zusak’ın Kitap Hırsızı sinemaya başarılı bir şekilde uyarlanır; lakin filmin senaristi Michael Petroni oldukça hacimli olan kitabı sinemaya uyarlarken şahıs kadrosu, olay örgüsü gibi unsurlarda tasarruf etmiştir. Diğer bir deyişle filmde olan her şey kitapta vardır; ancak kitapta olan her şey filmde yoktur. Filmde Liesel’ın Azrail ile yollarının kesiştiği dönüm noktaları merkeze alınmıştır.  Bu bakımdan bu yazı Kitap Hırsızı filminden hareketle yazılmıştır.

Kitap Hırsızı’nın başkişisi Liesel,  dünyadaki bütün insanlarla muhakkak karşılaşmış ve karşılaşacak olan Azrail’e yaşamanın nasıl bir şey olduğunu merak ettiren birkaç ruhtan biridir. Çünkü Liesel yazdığı kitaplarla ölüme meydan okur ve ardından bıraktığı eserlerle sonsuzluğa ulaşır.

1940’lı yılların Almanya’sında geçen Kitap Hırsızı’nda Azrail, Liesel ile ilk kez kardeşinin canını aldığı sırada karşılaşır ve onun ölüme meydan okuyan bakışlarından etkilenir.  Annesi tarafından erkek kardeşiyle beraber evlatlık verilecek olan Liesel, kardeşinin tren yolculuğu sırasında ölmesi üzerine tek başına Hubermann’ların yanına götürülür.

Kitap, Liesel’ın hayatının dönüm noktalarının bir simgesidir. Bu dönüm noktalarının her birinde ölümle sınanan Liesel, en yakınlarını kaybettiği sırada kitaba tutunur; zira kitap Liesel için yaşamı simgeler. Dört kez kitap çalan Liesel’ın etrafında bu eylemleri gerçekleştirirken ölüm kol gezer.

Devamını okumak için lütfen satın alınız.

Leave feedback about this

  • Rating

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field

X