35. Sayı

Oğuzhan Karaduman ile Söyleşi – Konuşan: Mine Kardeşoğlu

Yazar Oğuzhan KARADUMAN ile İsmail Habip Sevük’ün Türk Folkloruna Katkısı adlı eseri hakkında konuşacağız. Oğuzhan hocam, okurlarımızın sizi daha yakından tanıması adına kendinizden bahsetmenizi rica ediyorum.

Eğitim hayatınızdan, mesleğinizden ve özel ilgileriniz hakkında nelere değinmek istersiniz?

Öncelikle tüm Edebice okurlarına selamlarımı iletiyorum. Ben Oğuzhan Karaduman. 1989 yılının 29 Haziran günü Kayseri’nin Develi ilçesinde doğdum. Atalarımız zamanında Selanik’e iskân edilen Karaman Türklerindendir. Hayatımın en anlamlı sözcüğü olan “gurbet” sanırım dedelerimizden bize miras kalmış. Eğitim hayatımı iki devreye ayırıyorum: Lisans öncesi ve sonrası şeklinde. Lisans öncesi yıllarım çok çalkantılı ve karmaşık geçmişti. Kendimi fark etmeye başladığım zamanlar üniversite yılları ve sonrasına denk geliyor. Bilinçli okumalarım ve öğrenmelerim lisans sonrasında olmuştu. Edebiyat fakültesi yıllarımız son derece verimli geçmişti. Her hocamızı bir derya bilip onlardan bir şeyler aldık. Kiminden hitabeti, kiminden disiplini, kiminden insan iletişimini, kiminden okuma aşkını alıp mayamıza katmaya çalıştık. Güzel başlayan işlerin güzel devam etmesi gibi güzellikler ile başlayan bir öğrenme gayreti meslek hayatımıza da yansıdı. Sevdiğim mesleği yaptığım için çok şükrediyorum. Ne mutlu bana. Sanırım bu olumlu gidişat hayatıma da yansıdı. Okumayı, alanı takip etmeyi ve yazmayı hiç bırakmadım. Yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Önümüzde doktora süreci var, devam etme azmindeyim. Tüm bunlar olurken akabinde mutlu bir evlilik yaptım. Nilgün Hanım ile hayatımı birleştirdim. Elif Bilge ve Aybars adında iki çocuk babası oldum. Bu da bir başka şükür sebebimdir. Kısaca böyle efendim.

Edebiyata ilginiz ne zaman başladı?

Sanıyorum ki bu ilgi lise yıllarımda canlanmıştı. Sosyal öğrencisi olmamam sebebiyle birçok dersi farklı hocalardan dinliyorduk. Türk edebiyatı, edebi metinler, kompozisyon, diksiyon, gramer, edebiyat tarihi dersleri ayrı ayrı yani modüler işleniyordu. Belki bunları tek bir hocadan okusak ilgimizi çekmeyecekti. Sıkılacaktık. Ama böyle olmadı. Sonrasında kendimizi edebiyat fakültesinde bulduk. İşe böyle bakınca günümüz lise öğrencilerine eziyet ettiğimizi düşünüyorum.

Sizi bu alana yönelten belirgin bir olay varsa bilmek isteriz.

Elbette memnuniyetle anlatayım. Lise son sınıfta iken kendisine çok saygı duyduğum bir edebiyat öğretmenim, “Oğuzhan sen edebiyat öğretmeni olmalısın, bu meslek sana çok yakışacak.” dediğinde onu hiç ikiletmemiş tercih listemi edebiyat bölümleri ile doldurmuştum. Bugünden geçmişe baktığımda iki hususu her daim aklıma getiririm: Birincisi o zamanların öğretmenleri sadece ders okutmuyorlardı, talebelerin karakterlerini ve eğilimlerini bir röntgen hassasiyetiyle görebiliyorlardı. Bunu kaybetmek üzereyiz. İkinci husus ise o dönem bizlerin, öğretmenlerimizin sözlerine ve görüşlerine son derece itibar ediyor oluşumuzdu. Bunu ise maalesef kaybedeli çok oldu.

Edebiyatı, hayatınızın neresinde konumlandırıyorsunuz, niçin?

Edebiyat bana çok şey kattı. Bana geçmiş ile hemhâl olma imkânı bahşetti. Bilge Kağan’ı, Kaşgarlı Mahmut’u, Yunus’u, Fuzuli’yi, Karacaoğlan’ı ve diğerlerini kendime manevi öğretmenler olarak kabul ettim. Bu rehberlik hizmetini başka hiçbir alanda alamazdım. Zihnimi ve kalemimi başıboş bırakmamaya çalışıyorum. Bir işi bitirince başka bir işe girişiyorum. Kısaca edebiyat merakı hiç bitmiyor. Hayatımın merkezinde diyebilirim.

Sizi halk edebiyatı sahasında ihtisas yapmaya sevk eden düşünce ve hissiyat neydi?

Bu yönelişte yine ikili bir düşünce vardı. İlki içten gelen ve bence sürdürülebilirlik bakımından en önemli olanı yani halka ait olan maddi ve manevi değerlere olan ilgimdi. Millet olma duygusunun verdiği güç diyorum ben buna. Benzer lezzetlerden hoşlanmamız, benzer mimari anlayışımız, müşterek müzik ve sanat algılarımız, zevklerimiz, tavırlarımız… Tüm bunları inşa edebilme yetisi ve bu yetinin doğal bir süreç içinde gelişip dönüşmesi beni daima hayrete düşürmüştür. Halkbilimi beni kendine çekti ve bu alanda çalışmanın beni mutlu ettiğini hissettim. Seçmeli derslerimi, lisans bitirme tezimi ve yüksek lisans tezimi hep bu etki ile seçtim. Bu alana yönelmemin ikinci sebebi ise halk edebiyatı hocam –ellerinden öpüyorum- Prof. Dr. İsmail Görkem’dir. Alanımıza sayısız katkılar sunan hocamızın yönlendirmeleri ile halk edebiyatı alanında bilim uzmanı ünvanı almak nasip oldu. Bu minvalde üzerimizde emeği olan tüm hocalarıma minnettarım.

Devamı için lütfen satın alınız.

Leave feedback about this

  • Rating

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field

X