36. Sayı

Öykücülerimiz Türk Öyküsünün Yüz Yılına dair Neler Söylüyor – Soruşturma: Numan Altuğ Öksüz

  Cumhuriyet’imizin 100. Yılında Türk Edebiyatı dosyamız için bazı öykü yazarlarımıza “Türk öyküsünün yüz yılına dair görüşleriniz nelerdir?” sorusunu yönelttik. Faruk Duman Öykü, Türk Edebiyatı’nın en güçlü olduğu türlerden biri. Bizim öykücülüğümüz masal geleneğine dayandığı için kıvrak ve yeniliklere açık. Bu nedenle geleneksel hikâye anlayışı da modern öykü de hızla ve çok sayıda önemli yazar […]

Devamını Oku
36. Sayı

Öykünün Uzun İnce Yolunda Dağınık Bir Macera – Muhammet Erdevir

Masal, mit, destan, kıssa, ve menkıbe gibi anlatmaya bağlı tüm metinler özünde birer hikâye anlatmaktadır. Ancak Tanzimat Dönemi’nden itibaren edebiyat dünyamıza giren yeni bir tür daha bulunmaktadır. Başlangıçta “hikâye” olarak adlandırılsa da kavramın geniş kullanım alanından dolayı 1950’lerden itibaren bu yeni türe “öykü” denilmektedir. TDK sözlüğü “hikâye” sözcüğünü “Bir olayın sözlü veya yazılı olarak anlatılması; […]

Devamını Oku
36. Sayı

Cumhuriyet’in 100. Yılında Hikâyeciliğimizin Kimliği: Türk Hikâyesi mi Türkiye Hikâyesi mi? – Prof. Dr. Şaban Sağlık

  “O bir hikâye, alınyazısı değil…” Mustafa Kutlu Bir edebiyat türü olmanın dışında hikâye o kadar çok bağlamda kullanılmaktadır ki, neredeyse “dil” ve “konuşma” gibi kavramların yerini almış gibidir. “O hikâye öyle değil…”, “Bana şu olayın bir hikâyesini anlat bakalım!..”, “Filmin hikâyesini çok beğendim.”, “Bana hikâye anlatma!..”, “İşin gücün hikâye!..” gibi deyim ve söyleyişler hemen […]

Devamını Oku
35. Sayı

Ondaki Kendi Aksi – Köksal Geçer

Hakikattir geçtiğimiz yollar İçtiğimiz su ve ürperen mor seher Atımın terkisine yüklediğim gülüşler. Hakikattir aldığımız nefes Duyduğumuz ses ötelerden Ve ötelere gideceğimiz. … (Hakikat, Ersin Özarslan) Hiç tanışmamışlardı onunla. Nasıl bir şeydi acaba? Kendisi kadar somut, kendisi kadar sahici, kendisi kadar inandırıcı bir şey miydi? Sesi nerelerden geliyordu ve nasıl ulaşıyordu? Onu duymak nasıl bir […]

Devamını Oku
35. Sayı

Canım Âkif! Dedem, Atam… – Lavinya Öz

Saat tam olarak on üç, nokta, sıfır, sıfır… On üç, nokta, sıfır, bir değil. On üç, nokta, sıfır, sıfır; çünkü Üstat Âkif ile buluşacağım, söz verdiğim yerde, söz verdiğim saatte, aksi mümkün değil, çok kızar, küser, aylarca konuşmaz. Ongözlü köprüye karşı çay içeceğiz, sohbet demlendireceğiz, biraz da anı biriktireceğiz, en unutulmaz olanından. Hava açık, hafif […]

Devamını Oku
35. Sayı

Mesai Saati – Nisa Eser

Gözleri doldu. Düşünceleri onu içindeki yalnızlığa götürüyordu âdeta. Seher vakti bedeni dinlenmeden uyandırmıştı beynini. Tuvaleti gelmişti. Gözlerini ovuşturarak kalktı yataktan. Sendeleyen adımları onu tuvaletin önüne götürdü. Uyku mahmurluğu ile eşofmanını sıyırıp uyuşmuş bedenini klozete bıraktı. Geçen bu sürede gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Uykusunun hafifliğinden şikâyet etti homurdanarak. Klozetin karşısındaki aynaya bakarken dolan gözlerinin parlaklığı […]

Devamını Oku
35. Sayı

Tek Renk Yasası – Yunus Alkan

1. BÖLÜM Ufak tepeleri aşıp toprağın kahverengiyle olan ilişkisini gözler önüne seren bir düzlüğe vardığımda, uzaklarda müstakil evlerden oluşan bir köy görünüyordu. Baktıkça içime anlamsız bir korku oturdu. Bütün evler siyahtı. Bir renk insanın ruhuna bu kadar etki edebilir miydi? Ruhuma oturan ağırlıkla köye doğru yürümeye devam ettim. Ayak seslerime eşlik eden daha güçsüz bir […]

Devamını Oku
35. Sayı

Ateş – Dilek Akıllıoğlu

Bir… iki… üç… Nefes al… Ver. Tekrar; derin bir suyun altından yüzeye çıkarmışçasına nefesini vermelisin. Taş merdivenleri hatırla! Her sabah tek tek sayardık basamaklarını. Sonra en üst basamakta yan yana ve göz göze gelişimizi anımsa, ardından böyle uzun uzun nefes verişimizi. Uyandım zannediyorum ve fakat sabah takım elbise ile çıktığım evimden çok farklı yerde gibiyim. […]

Devamını Oku
35. Sayı

Şapkalı Çocuk – Muhammet Durmuş

Otuz senedir yaşadığımız şehre bak, ne hale gelmiş. -Parkeye takılıp tökezledim.- Memleket koca bir şantiyeye benziyor anasını satayım. Beni dinle Sefa, sağı solu kesmeyi bırak. Bir şey anlatıyoruz. “Caz yapma da anlat, kulağım sende.” Dinlemenin yarısı gözledir sevgili kardeşim. “Oğlum yan yana yürüyoruz lan, nasıl bakayım sana?” E yanından geçen kızları görüyorsun. Geçen saç boyasının […]

Devamını Oku
35. Sayı

Bir “Sır”lanışın Anatomisi – İsmail Kılınç

Neşeli bir dolunay çıkacak dağın arkasından ve yorgunluğunu katık edip izleyeceksin sakin sakin. Yüzüne serin bir akşam rüzgârı değecek. Serinletecek dışını. İçin ateş çemberi. Bilmeyecekler. Rızkının peşinde masum kediler sürtünecek ayağına. Bir kucak dolusu merhametle sahiplenmek isteyeceksin hepsini. Onlara “nankör” diyen nankörlerin ettikleri gelecek aklına. Yeni yaktığın sigaradan bir fırt daha alacaksın. Alayına, sinkaflı… Duymayacaklar. […]

Devamını Oku
X