Örümcek adam
Yeni kiracı evin ahşap ve mavi renkli kapısını açıp
Yeni kiracı evin ahşap ve mavi renkli kapısını açıp
YA İSTİKLAL YA ÖLÜM! AZERBAYCAN… “Takvim yaprakları 20 Ocak 1990
Erzurum’u bilir misiniz? Hani soğuğu, kışı fena olan şehir. Kar
Ben kötü bir çocuk değilim.Ama o gün gerçekten kötü bir
Akşamüzeri hapishaneye bir sürü adam getirdiler, Hepsi elli kadar
Egenin ılık, hayat veren sakin sularını küçük bir kanal, sevimli
Arabanın kapısını açtığında içerideki dağınıklık canını sıktı. “Her yeri şeker
Bir ahırda dünyaya geldi Süleyman. Doktor, ebe hak getire.
GÖZYAŞI Yeni tuttuğu hizmetçi kadına dedi ki: “Dilin Anadolu’ya benzemiyor.
Bir zamanlar kırmızı olan rengi artık soluk kirli pembe renge
GÖÇ ZAMANI Siz, hiç sabaha karşı bir ses duydunuz mu?
SINIR Tokmağı yüreğim çarparak vurdum. Sıkılı yumruklarım terden yapış yapıştı.
Ayaklarını sürüyü sürüye yürürdü. Geldiğini eski ayakkabısının toprağa sürtünmesinden çıkan
* Semih Gönül Güneş, yavaş yavaş yerini gecenin serinliğine bırakmaya
-Bilir misin evlat, bu dağlarda eskiden kaplanlar yaşardı… -Bilmem mi?
1-Avcı: Avcı burnundan soluyordu, nasıl olurdu bu? Üç adım ötesinden
Tozu dumana katarak aynı tarafa doğru koşan çocuklar varsa, orada
Fabrikanın çıkardığı uğultu nedeniyle bağırarak konuştu Şef Nurettin: “Mehmeeet, müdür
(Gerçek bir hikayeden esinlenerek kurgulanmıştır.) Plevne caddesinden Sakalara
Sıra sıra servilerin çevrelediği toprak köy yolunda, arkasından ince bir
Serçe kuşu çöpü yerden aldı. Sonra ürkekçe etrafına bakındı.
(Pastörizasyona ve Sterilizasyona Uğramış Meyve Suları Çir Hoşafı Kadar Tatlı
Eski pazardan ayakkabıcılar çarşısına doğru yürürken fark ettim ayakkabımın topuğunun
Murat üniversiteyi kazandığı zaman kalbinde kelebekler uçuyordu .Murat,üniversite de hayatının
BÖLÜM I Ben bir gürgen ağacıyım. Sarp bir kayanın dibinde
Isı yalıtım malzemeleri ile mantolanmış evinin yatak odası kısmında
“Yarı şehirli yatağının içinde sıkıntıyla dönüp duruyordu her gece. Bu
“Yarı şehirli yatağının içinde sıkıntıyla dönüp duruyordu.” Onu anlatırken böyle
– Yağmur yıkarken koca İstanbul’un sokaklarını, el ele yürüyoruz ikimizde
“Hocam, ayakkabılar çok şey söyler” dedi Feridun bey. “Nasıl yani”
© 2016 Edebice Dergisi.Tüm hakları saklıdır. Web Yazılımcısı:Emre Ece