Bahâr
Lâhn
I
Güzerân eyleyip zamân-ı hazân,
Yine âlemde nev-bahâr olmuş.
Zulmet-î şeb geçip nehâr olmuş;
Başlamış handeye zemin ü zamân.
Rûh-i sâri midir hevâ ki eder
Hangi bir cismi okşasa ihyâ?
Huldten mi vezân olur ki sabâ
Bahş eder kokladıkça rûha sefâ?
O kadar kim hurûş ü cûş-i hayât,
Aceb olmaz mı eylese emvât
Rû-yi arzı nümûne-yî mahşer!
L â h n
II
Bak şu âsâra çeşm-i ibret ile,
Her birinde iyân Cemâlü’llah!
İmtizâc eylemiş Meâlü’llah!
Lâfz-ı pür-cilve-yi tabîat ile.
Her giyâha teseccüd etmelidir!
Ne kadar olsa da hakîr ü hasîs
O yine Hakk’ı etmede takdis.
Eden emr-i ibâdeti te’sîs
Bir esâs-i metine dünyâda
Suveri bir bilip de manâda
Hâlisâne taabbüd etmelidir.
L â h n
III
Fecr-i evvelde, belki çok erken,
Eyler âgâz-i nağme mürg-i seher.
Ağarırken yavaş yavaş hâver
Aleve gark olur o yer. Derken,
Azametle tulü’ eder hurşîd.
Lemeâtı girince meşcereye,
Aks edince eşi’ası dereye.
Dayanılmaz o hüsn-i manzaraya!
Nereyi subh-dem eşi’a-yı şems
Yed-i mu’cizle eylese bir lems
Olur orda hayât ü neş’e bedîd.
Lâhn
IV
Bak şu mahlûka bak hevâda gezer.
Sanki şükûfedir kanatlanmış.
Kelebek derler, öyle adlanmış;
Nûr içinde, ziyâ içinde yüzer!
İşitilmezse de eğerçi sesi
Harekâtı bütün sefâ vü tarab,
Cümbüşü ihtizâz-ı tab’a sebeb;
Ne arar dâima, ne kasdı aceb?
Her nihâl-i şükûfe-dâra konar.
Nâf-i erhâra dest-i hırsı sunar
Koşturur gûdegân-ı nev-hevesi.
L â h n
VIII
Subh-dem gel de gör o mâh-veşi,
Düşekalmış çemende mestâne!
Münteşir nûr-i vechi her yâne
Sanki tanzîr eder doğan güneşi..
Ruhları bir nihâide iki gül
Açmamış goncedir meğer deheni.
Ne kadar hâil olsa pîreheni
Görünür reng-i saffet-i bedeni.
Uyusun bir zamân uyandırma,
Gösterip hâlini utandırma;
Yavaş! Allaah için yavaş bülbül!
Recaizade M. Ekrem (Zemzeme I)
Yazılan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. Suç teşkil edecek yazılardan dolayı edebice.net sorumlu tutulamaz.
Henüz yorum yok.
Bu yazıya yorum yapabilirsiniz.