34. Sayı

Peyami Safa’nın Gözünden “Türk İnkılâbına Bakışlar” – Sabit Bayar

“Büyük bir haksızlık olacak büyük bir yanlışlığa düşmemek için geçmiş zaman adamlarını bugünkü fikirlerimize, yani bugünkü hayat ile karışmış ve bulanmış fikirlere göre değil, kendi günlerinin fikirlerine, yani o zamanki hayat ile karışmış ve bulanmış fikirlere göre muhakeme etmeye çalışmalıyız.”

Abdülhak Şinasi Hisar, Boğaziçi Mehtapları

Bizim zamanların tabiri ile ortaokul talebesiydim. Okumaya olan merakımın günden güne arttığını hissettiğim dönemlerin birinde okul kütüphanesinden elime bir kitap geçmişti. Roman türünde, hacmi küçük ama tesiri büyük bir kitaptı. Kitabın adı ‘Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’, yazarı ise Peyami Safa idi. Belki de Peyami Safa ismini bu kitapla duymuştum. İtiraf etmeliyim ki okuma iştiyakımı arttıran kitapların başında bu eser geliyordu. Bir diğeri ise Ferenc Molnar’ın kaleminden “Pal Sokağı Çocukları” romanıydı. Okumaya olan tutkumu bu iki değerli esere borçluyum, diyebilirim.

Yukarıda bahsettiğim hadiseden sonra, Peyami Safa ismi hayatımda hep önemli bir yerde durdu. Sonraki yıllarda ise onun diğer eserlerini merakla ve keyifle okudum. Bir gün bir dergi için Türk modernleşmesi hakkında makale yazmaya çalışırken karşıma ‘Türk İnkılâbına Bakışlar’ adlı eser çıktı.[1] Yazarı yine Peyami Safa idi. Yeniden karşılaşmıştık onunla. Eseri baştan sona dikkatlice okudum. Makaleme çok büyük katkılar sağladı şüphesiz.

Aradan yıllar geçti. Peyami Safa ile yollarımız kitapları vesilesiyle ara ara kesişti. Onu okudukça ona olan ilgim artmaya devam etti. Çünkü çok yönlü bir kalemi vardı ve zeki olduğu yazılarından pekâlâ anlaşılabiliyordu. Türk edebiyatının en güzel örneklerini verdiği gibi Türk düşüncesine de önemli katkılar sunduğu aşikârdı. Peyami Safa isminin dergimizin dosya konusu olarak seçilmesinin ardından kendimi dosya için yazı yazma konusunda hep borçlu hissettim. Ve şu anda okuduğunuz yazı bu vesile ile kaleme alındı.

Safa’nın romancı, fıkra yazarı ve gazeteci kimliğinin yanında fikir adamlığı yönü hep dikkatimi çekmiştir. Bir yazar eğer ortaya yeni fikirler koyabiliyorsa ve bu fikirleri benimsenip tartışılıyorsa o yazara “fikir adamı” denilebilir. Ben, Peyami Safa hakkında bu nitelemeyi yapmak istiyorum. Okuduğum sosyoloji derslerinde Peyami Safa ismine rastlamak onun sadece bir edebiyatçı olmadığının kanıtı olsa gerek.

Ülkemizde asırlardır tartışılan konuların başında şüphesiz modernleşme kavramı gelmektedir. Avrupalılaşma veya Batılılaşma olarak da adlandırılan bu kavramların günümüzde de tartışmaları devam etmektedir. Daha çok askerî alanda yapılan yeniliklerle Osmanlı’da III. Selim döneminde başladığı düşünülen modernleşme süreci, II. Mahmut’un pek çok alanda yaptığı yeniliklerle devam etmişti. Askerî, ekonomik ve hukuki alanlarda Avrupa’dan örnek alınarak yapılan birçok yenilik Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar hayata geçirilmişti. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde ülkemizde köklü değişiklikler meydana gelmiştir. Bu değişikleri Türk inkılabı olarak niteleyen Peyami Safa, “Türk İnkılâbına Bakışlar” adlı eserinde, asırlardır süren modernleşme ve Doğu-Batı tartışmalarına “fikir adamı” kimliğiyle farklı bir pencere açıyor.

Peyami Safa, kitabı oluşturan bölümleri 1938 yılında kaleme almış ve kitap Cumhuriyet gazetesinde tefrika şeklinde yayımlanmış (1990:9). Safa, 1923’ten 1938’e kadar gelen süreçte bu alanda kayda değer bir eserin yazılmadığını şu sözlerle ifade ediyordu: “Yarınki nesiller, Türk inkılabının en büyük meselesi üstünde, bugünkü fikir adamlarının on beş seneden beri hiçbir şey düşünmemiş veya ne düşündüklerini belli etmemiş olmalarına bir mana vermek isterken kim bilir ne kadar ve nasıl şaşıp kalacaklardır.” (1990:7). Prof. Dr. Mustafa Şekip Tunç ise yazar ve eser hakkında kaleme aldığı yazıda şu ifadelere yer veriyordu: “Cins romancıların çoğunda görülen felsefe kumaşının Peyami Safa’da da tezahür etmesi ve onu inkılâbımızın felsefi bir monografisini denemeğe sevk etmesi meslek hayatının şayan-ı dikkat yeni bir safhaya girdiğine bir işarettir.” (1990:17). Peyami Safa, kitabın ikinci baskısı için yazdığı ön sözünde, eserinin iki özelliğine vurgu yapar. Bunlardan birincisi, inkılap öncesinde oluşan fikir cereyanlarının (İslamcılık, Türkçülük ve Batıcılık) en gerçekçi kaynakları ile ortaya konulmasıdır. İkincisi ise Türk inkılâbının tarih felsefesi, Garp ve Şark medeniyetlerinin mukayesesi, İslam, Türk ve Batı düşünceleri arasındaki kaynakların ortak oluşunun ortaya konulması açısından ilk eser oluşudur (1990:10).

[1] Peyami Safa, Türk İnkılâbına Bakışlar, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1990.

 

Devamını okumak için lütfen satın alınız.

Leave feedback about this

  • Rating

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field

X