30. Sayı

Çocukluk Aynasından Şiire Yansıyan Gölgeler: Flash Gordon ve Attilâ İlhan – Numan Keser

“Seneler evvel…” diye lafa başlayacağım ama bu sahne dün gibi gözümün önünde. Seneler evvel sinemada seyrettiğim bir filmden kısa kısa kesitler kalmıştı aklımda. En belirgin olanı Attilâ İlhan’a dair düşülmüş bir nottu. Cem Yılmaz’ın yazıp yönettiği 2014 yapımı komedi türündeki bu Türk filminde, bakarak değil görerek ve duyarak hissedilecek bir kesit vardı. Sahneyi gözler önüne daha canlı serebilmek için olduğu gibi aktarıyorum. Sunay Akın şöyle anlatıyordu:

Flash Gordon ilk kez 1934 yılında Alex Raymond tarafından çizgi roman olarak yayınlanır. Çok beğenilir. O kadar çok beğenilir ki sinemaya da uyarlanır. İzmir’de bir çocuk o Flash Gordon filmlerinden birini izler. Çok etkilenir, orta bir öğrencisidir. Sınıfta boş geçen ders saatlerinde bir bilim kurgu roman yazar. Kitabın adı Merih’e Seyahat’tir. O kitap elbette ki yayınlanmaz ama siz o çocuğu ileride Attilâ İlhan olarak tanırsınız.”

Şair ve eser bağlamında döneme, dönemin şartlarına, politikaya ve siyasete vurgu yaparak -eskilerin tabiri ile- şiir şerhi yapmak âdettir. Fakat esere yönelik hiçbir etki beni yazar ve çocukluğu veyahut şair ve çocukluğu bağlamı kadar heyecanlandırmamıştır. Çünkü çocukluk denen şey bir aynadır aslında. Öyle ki çocukluk aynası yalansız ve paktır. Dönemlerin izleri silinir, siyasi panoramalar devir devir değişir, zamanın şartları günbegün evrilir ve yenilenir. Fakat çocukluğun bıraktığı izler zamandan ve mekândan bağımsız bir şekilde insanın içinde bir yerlerde yaşamaya devam eder ve edecektir.

Bu sahneyi izlediğimden beri aklımda hep şu soru dönüp dururdu: “Acaba Attilâ İlhan şiirlerinde uzaya ya da uzaya dair herhangi bir ize rastlamak mümkün mü?” Evet, mümkünmüş. Şaşırarak tesadüf ettiğim şiirlerden örnekler bunu fazlasıyla ispatladı. Attilâ        İlhan’ın özellikle “Yalnızlığı Denemek” adlı şiirinde dikkatli bakıldığında hemen görülebilecek bir Flash Gordon göndermesi mevcuttu. Fakat aklımın almadığı bir şey vardı. Özellikle şiirin açık olması gerektiği anlayışı Maviciler tarafından tamamen reddedilmişken Attilâ İlhan uzay gibi bilinen ve apaçık ortada olan bir metafor evrenine şiirini nasıl bulamıştı? Gözün gördüğünü, bilimin ispat ettiğini kapalı ve karanlık şiir evrenine dâhil ederek çocukluk aynasından yansıyanları mı dizmişti dizelere? Bunu bilerek mi yaptı? Farkında olmadan Mavicilere ters düşecek bir metafor denizine mi girdi? Yoksa bilinen bir gerçeği yani uzay metaforunu gizli kılarak şiirdeki mananın üstünü örtmek mi istedi? Kendisi olanın bitenin farkında mıydı? Bunların hepsi cevabı ayrı muammalar doğuracak sorular. Gerçek olan şu: Attilâ İlhan’da çocukluktan kalma bir uzay tutkusu vardı ve bunu bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde çocukluk aynasından sanatına ve şiirine sızdırdı.

Devamını okumak için satın alınız.

Leave feedback about this

  • Rating

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field

X