31. Sayı

Anılarda Kalanlar 2/ Mehmet Ragıp Karcı – Mehmet Ali Kalkan

 

Muhtelif şehirlerde şiir şölenleri yapılır. Rasim Köroğlu Elbistan’daki  bir şiir toplantısından geldiğinde şöyle söylemişti: Şiir şöleninde en büyük kazancım Ragıp Karcı Ağabey’i tanımak oldu.

Ragıp Karcı Ağabey benim hayatımda tanıdığım en renkli kişilerden biri idi. İnternete girseniz şunları okursunuz.

“Mehmet Ragıp Karcı (d. 1945, Siverek), Türk sinema yönetmeni ve şair. Erzincan’da Askerî Lisede okudu. Ziya Gökalp Lisesi ve Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinden mezun oldu. Devlet memuru olarak çalıştı. TRT’ye kamera asistanı olarak girdi ve stüdyo kamera servisinde çalıştı. Daha sonra yapımcı-yönetmen olarak Eğitim-Kültür Programları Müdürlüğünde görev aldı ve bu görevindeyken emekliye ayrıldı. Alevi camiasında “Yezid Dede” adıyla da anılan Mehmet Ragıp Karcı (TRT’de kameramanlık yaptığı yıllarda, bir gün cemleri görüntülemeye gittiğinde, daha çok toy olan bir dedenin birçok cem erkânını bilmediğini ve yanlış yaptığını görünce, müdahale edip cemi kendisi yönetmiş, o günden sonra da, hem yeni cemler yönetmiş, hem de musahipleri olmuştur.)ş airliğinin ve yönetmeliğinin yanı sıra, bir saz yapım ustasıdır. Ahmet Dinç’in yazdığına göre (bkz. kaynaklar bölümü), “Karcı, ‘sağ’ cenahın dar edebi çevresi ve medya camiası haricinde fazla tanınan biri değildir. Oysa kendisine yüklediği misyon, şöhretiyle kıyas edilemeyecek kadar büyüktür.” Karcı’yı kimileri saz ve türkü ustası, kimileri Osmanlıca hocası, kimileri şair, yazar, kimileri Sünni ve Nakşi, hatta Risale-i Nur talebesi, Alevi dedesi, kimileri de film yönetmeni olarak tanımaktadır.”

Daha bunlar yetmez, şunları da görürsünüz;

“-Gençliğinde saz çalma yarışmasına katılmış, ilk dörde girmiş. Diğerleri Arif Sağ, Cinuçen Tanrıkorur, Orhan Gencebay.

-Aynı zamanda saz yapım ustasıdır. (İki tane de bana saz yaptı ama kısa saplı olanı bir programa giderken aldı, geri gelmedi, uzun saplı olan duruyor.)
-TRT de program hazırlarken bir cemde dedenin yanlışını işaret edince adı Yezit Dede’ye çıkmış.
-Kemal Tahir’in bazı romanlarını 16-19. yüzyıl Anadolu Türkçesinden günümüz Türkçesine aktarmış.
-Necip Fazıl Kısakürek bir sırrını emanet etmiş ve onu evlendirmiş.
-Hanımını çok sever, yemekleri o yapar.
-Binlerce divan edebiyatı şairi tespit etmiş ve bunları on iki cilt olarak hazırlamış…”

 

Kendisine saz çalma yarışmasını sorduğumda, öyle bir şeyin olmadığını, güzel saz çaldığı için arkadaşlarının böyle bir yakıştırma yaptıklarını söylemişti. Hakikaten güzel saz çalar ve güzel saz yapardı.

 

Bir şiir şöleni için Eskişehir’e davet ettik. Şehir dışından gelenler Şeker Fabrikası’nın misafirhanesinde toplanmaya başladılar. Biz de Ragıp Ağabey’in sohbetini dinliyoruz. O sırada arkadaşın biri sazı ile geldi. Sazı görünce hemen istedi Ragıp Ağabey. Arkadaş da Ragıp Ağabey’i tanımıyor tabi, sazını verirken biraz naz etti. Hatta istemeye istemeye verdi.

Ragıp Ağabey sazı eline aldı, baktı sazın akordu bozuk. Saz sahibine sordu: “Acaba hangi düzende akort ediyorsunuz, ona göre yapayım?” Arkadaş ne bilsin düzeni falan, şaşırdı tabi. “Ne düzeni?” falan deyince, “Abdal düzeni mi, bağlama düzeni mi, kara düzen mi, misket düzeni mi, müstezat düzeni mi?” diye saymaya başlayınca arkadaşta ses soluk kesildi. “Siz bilirsiniz.” diyebildi sadece. O gün bize kısa bir konser vermişti. Yozgat Sürmelisi’ni beş ayrı tavırla çaldığı aklımda kalmış.

 

Devamını okumak için lütfen satın alınız.

Leave feedback about this

  • Rating

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field

X