31. Sayı

Yunus Emre’de Sosyal Bir Mes’ele Olarak Yalan – M. Halistin Kukul

Yûnus Emre’nin bizzat tâkîp ettikleri ve tâkîpçileri gibi, Türk şâir ve ediblerimizin ekserisinde, üstün bir bediî mertebeye şâhid olunurken, onlarda, aynı zamanda, sosyal mes’elelerin her türlüsüne de, zarîf bir şekilde temas ve aynı hassasiyetle çâre arandığını ve çözüm bulunduğunu da müşahede etmekteyiz.

Onlar, yazdıkları binlerce mısrâlık eserlerinde, dâima insanlığın selâmeti ve huzuru için ne gerekiyorsa onları dile getirmişlerdir.

Şüphesiz ki; bu “sosyal mes’eleler”in başında, insanlar arası münâsebetlerde en çok söz konusu olanın, ihtilâfa düşürenin ve aynı zamanda kötülüklerin en büyüğünün “yalan”  olduğu,  umûmî kabûl görmektedir.

Bu hususta, Peygamber Efendimiz sallahü aleyhi ve sellemin: “Yalan ile îman bir arada bulunmaz” ve “Îmân sahibi, her kabâhati yapabilir. Fakat hiyânet yapamaz ve yalan söyleyemez” hadîsleri, muhakkak ki, ışık tutucu ve yol gösterici olmaktadır.

Bu hususta, Hazret-i Mevlâna’nın Mesnevî’sinden birkaç örnek de nakledelim:

“Bir adam söz bilir birisinden, a güzel sözlü, gerçekle yalan nedir diye sordu. O er, kulağı tuttu da bu dedi, yalandır; gözse gerçektir, gözle inanç elde edilir. Duymak, görmeye karşı asılsızdır; a emin kişi, sözlerin çoğu da duyuşa dayanır. ” (1)

“Bil ki, bu dünyada bir eminlik bucağı vardır; yalnız iki yüzlünün sözünü az işit; zâtî söz değildir ki onun sözü.” (2)

“Gerçek söz, aydındır; gönül yatışır o sözle… Yalan sözle gönül yatışmaz. Yalan, saman çöpüne benzer, gönülse ağıza; saman çöpü, hiçbir vakit ağızda gizli kalamaz.”(3)

Yûnus Emre “ile” redifli şiirinde, “yalan”dan ürperti duyar, tiksinir ve doğruluğa dâvet eder:

“Gitdi bu kış zulmeti geldi bahâr yaz ile

Yeni nebâtlar bitdi mevc urdı hep nâz ile

 

(…) Dervişlik didükleri dilde haber değüldür

Hak ile hak olana anda menzil düzile

 

Ben dervişin diyenler yalan da’vi kılanlar

Yarın Hak didârını görmeyiser göz ile

 

(…) Eğriler eğri ile toğrular toğru ile

Yalan yalanı sever gammâzlar gammâz ile”

(mevc urmak= dalgalanmak; gammâz= münâfık)  (4)

Muhakkaktır ki; yarın Hakk dîvânında, “eğriler eğri ile doğrular doğru ile” bulacaktır ve yine muhakkaktır ki, “yalan”ı huy edinenler ve “gammâzlar” da, “eğriler ile”, kendi mekânlarında bir arada olacaklardır.

Çünkü; “Dünyâ âhiretin tarlasıdır” ve herkes, ektiğini biçecektir.

“Tasavvufu güzel ahlâktan ibaret bilen Yûnus Emre eserinde baştan sona ilâhî aşkı ve ahlâkı öğütlemektedir. Ona göre müslüman ahlâkı tamamlayan Muhammedî hulk ile vasıflanan kişidir:

Hulkun olmayınca Muhammed gibi

Hak dîdârın sana göstermeye

Din ve imânın temeli doğruluk ve gerçekliktir. Bunlar olmadan din tamam olmaz:

Din ü imân bünyâdı doğrulukla gerçeklik

Ol tamâm olmayıcak neyile din çatarsın

İnsana vacip olan “hoş hulk ile amel”dir. Hakk’a iyilik yaraşır. İnsan iyiliklerle yüceliklere ulaşır. Eğriler Hakk’a yaramaz. Eğriler eğrilerle doğrular da doğrularla değerlendirilir:

Eğriler eğri ile doğrular doğru ile

Yalan yalanı sever gammâzlar gammâz ile

Doğru yola giden, mürşid eteğini tutan kişi bir de hayır ehli olursa birine karşı bin sevap alır. Doğrularda benlik yoktur. Böyle bir kişi iki cihâna yarayışlı olur. Dostluk edebi yokluk bâbı (kapısı)  denilen dünyadan geçmekle gerçekleşir. Dosta kavuşmak isteyen kişinin çâresi “doğruluk”tur:

“İnce sırât köprüsü genez imiş bu yolda

Dosta giden kişinin doğruluktur çâresi”  (5)

Yûnus Emre, bir başka şiirinde, “yalancılık”ın çok kötü bir huy olduğunu beyanla, burada/bu dünyada “yalan söyleyenin”, orada yâni  âhiret âlemindeki ” yeri zindandadır” der ve yaşayanları uyarır:

 

Devamını okumak için lütfen satın alınız.

Leave feedback about this

  • Rating

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field

X