35. Sayı

Mesai Saati – Nisa Eser

Gözleri doldu. Düşünceleri onu içindeki yalnızlığa götürüyordu âdeta. Seher vakti bedeni dinlenmeden uyandırmıştı beynini. Tuvaleti gelmişti. Gözlerini ovuşturarak kalktı yataktan. Sendeleyen adımları onu tuvaletin önüne götürdü. Uyku mahmurluğu ile eşofmanını sıyırıp uyuşmuş bedenini klozete bıraktı. Geçen bu sürede gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Uykusunun hafifliğinden şikâyet etti homurdanarak. Klozetin karşısındaki aynaya bakarken dolan gözlerinin parlaklığı dikkatini çekti. Hayatımda parlayan tek şey dolan gözlerim olmalı dedi küçük harflerle. Onu yalnızlık çukuruna düşüren düşüncelerden sıyrılıp klozetin karşısına ayna koyan mimara sövdü kendine bakmaya devam ederken. İşerken yüzünün nasıl göründüğünü ezberlemişti artık. Söverken mimiklerinin ne denli keskin olduğunu yeni görüyordu. Nefretin her harfi, yüzünde yaşını gösteren çizgilerin içini doldurmuştu Bir de sabahın köründe onu uyandıran koyu sarı sidiğe sövdü. Küfür de olsa ağzından planlanmış ve samimiyetsizce savrulan sözler yüzündeki sahteliği ortaya çıkarmıştı. Az önceki mimiklerini göremedi aynada. Memnuniyetsiz bir tavırla eşofmanını yukarı çekti. Uykusu daha fazla kaçmasın diye ellerini yıkamadan yatağa ilişti.

Aylardan ağustos olmasına rağmen yorganı boynuna kadar çekip gözlerini kapattı. Uykusunun kaçtığının farkındaydı fakat tekrar uyuma umudu ile odaklanmaya çalışıyordu. Önce göz kapaklarını hafifçe kapattı. Aklına huzur bulduğu şeyleri getirmeye çalıştı. Olmadı. Nerde gereksiz, can sıkıcı bir anı varsa bir anda düşüncelerine hâkim oldu. Gerektiği yerde gereken küfürleri sayamamanın, yüzsüz karakterlere çelme takamamanın pişmanlığını yaşadı. Düşüncelerine yön vermekte zorlandığını bildiği için gözlerini daha sıkı kapattı.

Bedeni uyumamak için direniyordu âdeta. Boynuna kadar çektiği yorgan hafiften sıcaklık vermeye başladı. Sol kolunu dışarı çıkardı. Serinliği hisseden vücudu bu sabahki uyku mücadelesini kazandığını varsayıp yorganı tamamen üzerinden atmasına yardımcı oldu.

Yatağın üzerinde oturdu bir müddet. Uyumadan önce yastığın yanına koyduğu telefonunu aradı gözleri. Gece ani bir sesle uyandığını hatırlayıp yere doğru eğdi başını. Telefonu, yatağı ve çalışma masasının arasına düşmüştü. Yere uzanırken belinin ağrısını görmezden gelip güneşten kararan ellerine dikkat kesildi. Telefonu alıp tekrar uzandı yatağa. Sağındaki perdeyi hafifçe aralayıp ellerini yeni doğan güneşe doğru tuttu. Az önceki öfkesinden eser yoktu. Uzun ve bir erkek eline göre oldukça zarif olan parmaklarını inceledi. Uykusuzluğun acısı gözlerine yansımıştı. Kararmış zarif parmaklarıyla gözlerini ovuştururken saate bakmak aklına geldi.

 

Devamı için lütfen satın alınız.

Leave feedback about this

  • Rating

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field

X