31. Sayı

Kitaplarım: Varlığımın İnşası – Ayşe İlker

Gördüğüm ilk kitap, dedemin elindeydi. Kahverengi, deri bir kabı, kabın üstünde kabartmalı bir deseni vardı. Üç yaşlarında olmalıyım. Uzun divanda, divan halısı olarak dokunmuş, koyu vişne ve yeşil renklerle bahar çiçeği motifi konmuş Gördes halısının üstünde, bir dizi yukarıda, yarım bağdaş kurarak oturur ve parmağıyla kitabın sayfalarını takip ederdi. Yorulunca kitabı hemen sağ yanına koyar, gözlüğünü de pencerenin geniş pervazına yerleştirirdi. Dedemin dinlenme dakikalarında, parmaklarımla kitabın kapağında bir gezintiye çıkardım. Deri kapak yumuşacıktı. Keçi veya oğlak derisi olmalıydı. Parmak uçlarım, yuvarlak çiçek desenlerini algılardı kabartılardan. Halılarımızdaki çiçek dallarının kıvrımları gibi iç içe kıvrılıp genişlerdi desen. Kitabın içinde gülümseyen yazılar vardı. Dedem “Eski Türkçe” diyordu bu yazıya. Başka ciltli kitapları da vardı dedemin.  Annemden, dedemin kitaplarının İslam Tarihi, Hadis ve Yıldıznȃme olduğunu okula başladığım sıralarda öğrendim. Anneannemin elindeyse hep Kuran olurdu. Kitabın “Kuran” olduğunu kelimeyi iyelik ekli söylemesinden ve bazen de muhafaza edildiği ahşap, camlı kitap dolabımızdan istemesinden biliyordum: “Guranımı alıve gızım dolaptan..”  Kitabının yaprakları sarı ve yıpranıktı; cildi hafif dağılmış, pamuk iplikli, burgulu cilt dikişi birkaç yerinden sökülmüştü, kapağı nefti bir yeşildi. Elimde kutsal bir emanet gibi anneanneme verirdim Kur’an’ını. Beyaz namaz örtüsünü genişçe omuzlarına doğru yayardı ve kara kaşlarının altından göz kapaklarını kıpırdatarak okurdu yazıları. “Şükr”, “Kalb”,“Ahiret”, “Dünya” kelimeleri geçtikçe hayrette kalır, bizim kelimelerimiz de geçiyor Kuran’da diye sevinirdi. Hasılı, dedemin okuduğu yazının dili Türkçe, anneanneminki Arapçaydı. İkisinin alfabesinin aynı olduğunu fark ediyordum. Dedem okuduğunu anlıyordu, bunu hissediyordum yüzündeki ifadelerin değişmesinden. Anneannem anlamıyordu, yalnızca derin bir saygı duyuyordu. Bir merasim kıtasındaymış gibi okurken bile kımıldamıyor, başını sağa sola hareket ettirmiyordu. Onların ellerindeki kitapların sayfaları çevrildikçe, yazılar  deniz üstündeki minik dalga kıvrımları gibi kaydıkça, merak ülkesine doğru yolculuğa çıkıyordum ben de.

 

Devamını okumak için lütfen satın alınız.

Leave feedback about this

  • Rating

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field

X