35. Sayı

Hat ve Tezhip – Melike Ünaldı

 

İslam medeniyeti için, merkezinde Kur’an’ı Kerim’i barındırması dolayısıyla kitap medeniyeti demek de mümkündür. Hazreti Osman Kur’an’ı Kerim’i istinsah ettirip bir nüshasını Medine’ye, diğer nüshalarını ise Kûfe, Basra ve Şam’a göndermesiyle İslam yazmacılığı ve mushaf geleneği başlamıştır.

Yıllar içerisinde Kur’an-ı Kerim’i anlama ve aktarmanın yanı sıra ona gerekli tazim ve ihtimamı gösterme maksadı farklı bir boyut kazanmıştır. Buna binaen harflerin yazı şeklinden ciltlemeye kadar her bakımdan daima en mükemmeli aranmış ve bugün kitap sanatları diye adlandırdığımız sanat dalları ortaya çıkmıştır. Bunlar hat, tezhip, cilt, minyatür ve ebru sanatlarıdır.

Kur’an-ı Kerim’in yanı sıra hadisler, önemli olaylar ve kişiler için de hazırlanan yazma eserler, çeşitli sanatkârların ortak çalışmaları ile yalnızca bir bilgi aktarımı olmaktan çıkıp birer sanat eseri hâline gelmiştir. Bu sanatlardan en önemlisi şüphesiz esere kitap niteliğini kazandıran, yazının estetik ölçülerine bağlı kalarak güzel yazılma şekli olan hat sanatıdır. Hat kelimesi Arapça “çizgi, çığır, yazı” manasına gelir ve onu icra eden sanatkâra hattat denir. Bu sanat hüsnühat, yani güzel yazı olarak da geçer.

Esasen hat sanatı, zahirî bir güzellikten ziyade bâtıni birçok anlam taşır. Muhakkak ki Mevla Teala’nın Kalem Suresi’nde kaleme ve yazdıklarına yemin etmesi ve o kalem ile yazılan ayetlerdeki manaların hakikati, onlara idrak etmesi zor ve manevi anlamlar yüklemiştir. Bunun içindir ki eski üstatlar hattın özlü tarifini, “cismani aletler ile yapılan ruhani bir hendese” olarak tanımlamışlardır. Yine üstatların harflerde pire bacağı kadar hata olmaması gerektiğini belirtmeleri de bu sanatın zahiri olan müşkülatına bir örnektir. Her iki bakımdan da hattatın işi oldukça zordur.

Mürekkep ve kamışla Arap harflerinin birbiri ile ahenkli yazımı olan bu sanatın zamanla gelişen, değişen ve bölgesel farklılıklar gösteren birçok çeşidi vardır. Bunlardan altı tanesi, “Aklâm-ı Sitte (Altı Kalem)” olarak bilinen sülüs, nesih, muhakkak, reyhani, tevkî ve rik’adır. Hattın talik, kûfî, mağribî ve divanî gibi çeşitleri de vardır ki her biri için uzun eğitim süreçleri gerekir. Hat sanatına gönül veren kişinin bu açıdan istekli ve sabırlı olması şarttır. Binaenaleyh, “Aşk olmadan meşk olmaz,” denilmiştir. Hat eğitiminin klasik usulü meşk esasına dayanır. “Rabbi yessir” duasını yazarak başlayan talebe belli aralıklarla hocasına meşk gösterir. Bu dua ile başlanması, çıkacağı meşakkatli yolda talebeye kolaylık dilemek ve şevk vermek içindir.

Devamı için lütfen satın alınız.

Leave feedback about this

  • Rating

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field

X