31. Sayı

Ya Ali! Evde Un Var mı? – Cantürk Coşkun

Adil Han’da bir bülbül yuvası. 

Cumartesileri toplananlar:

Hocalar; edebiyatçılar, tarihçiler, öğrenciler ve birkaç zat;

Devlet ricalinden yolunu düşürenler, okur-yazarlar;

Mahdumlar, hazırda bulunan; meşhurlar, meçhuller, selam bırakanlar;

Memurlar da geçerken şöyle bir;

Öğretmenler, öğretmeyenler, mazlumlar ve mecâninden uğrayan da var: Pazar ola!

 

***

 

Bülbül yuvasının bir köşesinde, postunu giyinmiş menzilin arkası eski harfli ciltlerle lebalep dolu kırmızı, siyah raflar…

Vitrinin seyr u süluku: İbnülemin Mahmud Kemal İnal’ı resmeden Münif Fehim’in çerçeveli eseri; yanında menzilin, makamın hâdimi, kitapların babası: Aşiyan-ı Mürg-i Dil.

Ihlamur, kuşburnu pek nadir; umumiyetle semaver çay söylenir. Aşağıdan da söylenir hatta “orta demlik” tercih edilir.

Aşiyan’ın bir zulası var. Şahmeran camaltı, paravandan girişler tek şerittir. Ahşap sandalye, rafların bu köşesinde Bulak’lar, şemseli, köşebentli evlâdiyelikler gizli.

Eski teneke kutularda şakıyan cam sabır taneleri: kehribar, kuka tespihler. Uzun bir çerçeve, Safahat Şâiri’nin İstiklâl Marşı, Sultan Mehmed Reşad tuğralı madalya beratı diğer köşede.

Bu evrakın adı yok, biz ona feragat-name diyelim. Feragat-name, yani mirastan vazgeçme. Bu evrakta da şöyle hitap ediliyor: “Saadetlü efendim, ma’rûz-ı çâker-i kemîneleridir.”

Bu yazmanın ketebesi: Hakir ve Fakir Ahmed bin Muhammed.

Bu sancak-ı şerif, bu Bektaşi teberi.

 

Devamını okumak için lütfen satın alınız.

Leave feedback about this

  • Rating

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field

X