36. Sayı

Şevket Süreyya ve Falih Rıfkı’nın Gözünden Cumhuriyet Yolculuğu – İsmail Kılınç

 

Türk tarihi ile Türk edebiyatının paralel seyrini dikkate aldığımızda en keskin değişimlerden birisi “Cumhuriyet’in ilanı” desek herhalde yanlış yapmış olmayız. Modern Türkiye’nin temelleri atılalı bir asır oldu ve bu temelin atılmasıyla sosyo-kültürel algılarda radikal değişmeler gerçekleşti. Pek tabii Cumhuriyet rejimi öncesinde Batı’ya dönük birçok fikir kargaşamız ve bu minvalde icraatlarımız (meşruti yönetim gibi..) olmuştu. Ancak bunun asil bir kurtuluşla yoğrularak gerçek anlamlı bir “devrim”e dönüşmesi, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde olmuştur. Hiç kuşkusuz onu Türklerin “Ata”sı yapan bu önderlik, askerî ve siyasi dehasının ürünüdür. Cephede askerî dehasına, kongrelerde ve mecliste siyasi dehasına şahitlik edenlerin o dönemde yazmış olduğu yazılar, bugünün gözüyle bakılınca nice badirelerden sonra bir “destan” yazıldığını göstermektedir. Hatta bir benzerlik kurulmak istenirse Ergenekon Destanı ile Türk Kurtuluş Savaşı arasında manidar bir benzerlik vardır. Destandaki demir dağları demir tabyalara, dağları eriten demirci ustasını Türk halkına ve yol başçı kurdu Atatürk’e benzetsek, herhalde bir destanın ete kemiğe bürünmesini kolaylıkla tespit edebiliriz.

Şevket Süreyya Aydemir
Falih Rıfkı Atay

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e değin Türk aydının esas meselesi devlettir. Devletin yetiştirdiği, devletin memuru Türk aydını ilk aşamada “Devlet nasıl kurtulur?” sorusuna yanıt aramış ve Osmanlıcılıktan, İslamcılığa ve hatta Türkçülüğe kadar pek çok reçete ileri sürmüştür. Cumhuriyet rejiminin kurulmasıyla Türk aydını odağında yine devletin olduğu “devlet nasıl modernleşir ve devlet nasıl kalkınır?” soruları ile karşılaşmıştır. Cumhuriyet’in yüz yıllık tarihinde nice aydınımız nice esere imza atmıştır. Hepsini ayrıntılarıyla incelemek en azından bu yazı için pek mümkün değildir. Özellikle edebî kimliğiyle tanıdığımız birkaç yazarımızın anı ve biyografilerinden yola çıkarak Cumhuriyet’in ilanına kadar olan sürece ve sonraki yankılarına bakmaya çalışacağız. Falih Rıfkı Atay’ın Çankaya ve Zeytindağı, Şevket Süreyya Aydemir’in Tek Adam adlı eserleri hem kurtuluşa giden yolu hem de Cumhuriyet rejimine olan bakış açısını belirlemek açısından önemli eserlerdir.

Cumhuriyet döneminin en etkin gazetecilerinden olan Falih Rıfkı, İzmir’in kurtuluşundan sonra Mustafa Kemal ile tanışıp dostluğunu kazanmış, özellikle Atatürk’ü yakından tanıtan anılarıyla ünlenmiştir. 1923-1950 yılları arasında milletvekili olarak siyasette de yer alan yazar, Cumhuriyet’imizin kurucusu Atatürk’e yakınlığı nedeniyle çok önemli olaylara tanıklık etmiş ve kişisel tarihi Cumhuriyet tarihi ile özdeşleşmiştir. Atatürk’ün hürriyet düşkünlüğüne dair verdiği örnekler, Cumhuriyet’e giden yolda onun ne kadar emin adımlarla yürüdüğünü göstermektedir. Çankaya’da Atay’ın verdiği şu örnek çarpıcıdır: “Sınıf arkadaşı ve eski Genelkurmay Başkanı Asım Gündüz bana: Mustafa Kemal okulda iken Fransızcasını ilerletmek için bir yabancı hanımdan ders alırdı. Sonra Paris’teki hürriyetçilerin gazeteleri ile Fransızca gazeteler getirir, kapalı gizli odada bizlere anlatırdı. Namık Kemal’in ‘Vaveylâ’sı ile ‘Hürriyet Kasidesi’ni ben ondan dinlemiştim.”

 

Yazının devamını okumak için lütfen satın alınız.

Leave feedback about this

  • Rating

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field

X