36. Sayı

100 Yıllık Edebiyat Dergiciliğimiz Açısından Mevcut Kanonun Görmediği Dergi: Divan – Selçuk Küpçük

Türkiye’deki dergicilik araştırmaları bakımından bu zamana dek mevcut kanonun görmek istemediği ve yok saydığı, ancak kendi mahfili içerisinde belli bir edebi pratik ve birikim inşa eden kimi süreli yayınların olduğunu pekâlâ söylemek mümkün. Kasım 1978-Ekim 1979 tarihleri arasında toplam 12 sayı kadar yayınlanabilen ve kendi düşünce geleneği içerisinde önemli bir yer işgal eden Divan Kültür ve Edebiyat dergisi kanaatimce bu süreli yayınların başında gelenlerden. Ancak Divan dergisini incelemeye yönelmeden evvel, içerisinde bulunduğu 1970’lerin edebiyat ortamı hakkında biraz bilgi vermek gerekli.

Ülkemizde, biraz önce bahsettiğimiz ve duvarları kalın edebi kanon tarafından inşa edilen ana arterin dışında köklerini Büyük Doğu dergisine kadar götürebileceğimiz bir ikinci kanal söz konusudur ki, bu yayın pratiğinin ortaya koyduğu deneyim ve tecrübenin kültürel ve siyasal olarak kalıcı izdüşümlerini belki de asıl bugünlerde gözlemliyoruz. Bu kanal ana hatları ile Büyük Doğu ile başlayıp, Diriliş’e, oradan Edebiyat dergisine, ardından Mavera’ya, 1980 sonrası çeşitlenip çoğalarak Yedi İklim, Dergâh ve Hece’ye kadar uzanan bir birikimi karşılar. Bu yayınlardan mesela Mavera, Edebiyat dergisinden koparak çıkmasına rağmen bu kopuşu daha çok bir kadro geçişi biçiminde değerlendirmek mümkün. Yoksa, bahsettiğimiz dergilerin tamamı bir şekilde düşünce geleneği bakımından birbirlerine eklemlenen bir zihinsel sürekliliğin tezahürleridir.

Benim, bu ikinci dergicilik kanalına paralel şekilde çizebileceğim bir başka yürüyüş daha vardır ki, kökenleri Büyük Doğu dergisinde birleşmekle beraber sonrasındaki dizilişleri hem dergicilik anlayışları hem de düşünce geleneği bakımından giderek ayrışan seyir takip etmekte. Bu yayın hattını şöyle sıralamak mümkün:

Hareket (1939-1982) → Büyük Doğu (1943-1978) → Serdengeçti (1947-1962) → Hisar (19501980) → Töre (1971-1985) → Türk Edebiyatı (1972-…) → Divan (1978-1979) → Doğuş Edebiyat (1982-1985)…

Necip Fazıl’ın Büyük Doğu dergisinin ve hatta Osman Yüksel Serdengeçti’nin Serdengeçti dergisinin Türkiye’de hem İslamcı düşünce geleneği, hem de Milliyetçi düşünce geleneği içerisinde geçişkenlik arzeden bir yayın anlayışı ortaya koydukları tartışma götürmez. Özellikle bu iki dergide İslamcı olarak tanımladığımız ya da Türkçü, Turancı olarak konumlayabileceğimiz çoğu ismin kendi özgün söylemleri ile yan yana durabildiğini görmek mümkün. Bu bir bakıma Tek Parti döneminin ceberut baskısı karşısında kabaca “geniş sağ” olarak değerlendirebileceğimiz sosyolojik katmanın zorunlu birlikteliği biçiminde ele alınabilir. Buna İkinci Dünya Savaşı ardından ortaya çıkan “komünizm tehdidi” de eklenince bir arada bulunma pratiğinin hemen hemen 1970’lere kadar uzandığını belirtelim. Ancak 1960’ların sonuna doğru ve 70’lerin hemen başından itibaren İslamcı ve Milliyetçi, Türkçü yapının net biçimde ayrışmaya başladığını not düşmek lazım.

Yazının devamını okumak için lütfen satın alınız.

Leave feedback about this

  • Rating

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field

X