31. Sayı

Başlama Değil, Perçinlenme ve Kararlılık – Hakkı Suat Yılmazer

 

Fotoğraf Muhsin İlhan

 

Bir yazarın, yazma serüveni genelde okurları tarafından merak edilir. Yazar diye konumlandırılan kişinin hayat hikâyesi, bu hikâye içerisinde onu yazmaya yönlendirmiş olan varsa bir hadiseyi öğrenmek, okurlar için tatmin edilmesi gereken bir ihtiyaçtır. Hakeza yazarın, yazma eylemini gerçekleştirirken ki alışkanlıkları ve çalışma yöntemi de benzer merakı ve tatmin unsurlarını bünyesinde taşır. Bazı yazarlar bu merak konularını açıklamakta beis görmezken, bazıları da gizli tutmayı tercih edebilir. Bu gizlilik yazarı başarılı saymak için yeterli değildir elbette ama okurlar tarafından ilgi çekeceği için hakkında konuşulmasını dolayısıyla popülerliğini artırabilir. Hakkında konuşmak her zaman iyi sonuçlar doğurur mu bilinmez fakat çoğu zaman bu durum, yazar tarafını keyiflendirebilir.

Her yazarı, yazma eylemine yönlendiren, teşvik eden neden veya nedenler vardır. Bu kimine göre bir hadisedir, kimine göre içsel bir şartlanma, kimine göre ise dış çevrenin konumlandırmasının zorunluluğudur. Kişi, hayatını veya zihni yapısını kökten değiştirebilecek bir ölüm, bir kayıp yaşamış olabilir. Yahut başına gelen talihsiz bir kaza sonucu vücudunun bir uzvunu kaybetmiş olabilir. Bu kayıp, hayatında daha önceden yapabildikleri ve artık yapamayacakları olarak bir travma yaratmış da olabilir. Bunlar ve benzerleri, hepsi bir hadise sayılabilir. Bir de içsel şartlanma mevzusu vardır. O da kişinin içe dönük olması, herhangi bir sebepten duygularını ve düşüncelerini içinde bulunduğu ortamlarda dile getiremiyor oluşu, dile getirdiğinde içindekileri tam izah edemeyişidir. Bir de dış çevrenin kişiyi konumlandırma mevzusu vardır. Sosyal hayat içerisinde biraz duygusal, biraz şairane konuşanı, biraz okuyanı veya biraz farklı olaylar yaşayanı, çevresi yazmaya yönlendirebilir. Bu yönlendirmeleri olumlu olumsuz diye kategorileştirmeye gerek yoktur fakat her yönlendirme olumlu sonuçlar doğurmayabilir, bunu da unutmamak gerekir. Kişinin aklında yokken yazarlık fikrini aşılayıp, kişiyi bu düşünceye inandırıp, hayatı boyunca yazar olmak için çabalamasına, yeteneği ve çalışma azmi olmayan birisiyse eğer hayatını tepetaklak etmesine yol açabilir. Yazar olmak isteyip bir şeyler yazan fakat yazdıkları yayınevleri tarafından başarılı bulunmadığı için yayımlanmayan, yayımlanmayan dosyalarıyla birlikte yalnızlığa yelken açan kişilerin sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Bu sebepten kişi önce kendini iyi bilmelidir. Yeteneklerini bilmesi ve hayatı boyunca artarak devam edecek bu çalışma temposuna razı olması gerekir ki aksi takdirde büyük bir çukura düşebilir. Bu çukur, zaten kısa olan insan hayatı için talihsiz bir hadise olacaktır.

Genellemeyi özele indirgemek gerekirse;

Yazmak eylemi hayatımda okumak eyleminden dönüşerek gelişti. Ana yola bağlanan tali yol olarak da nitelendirilebilir. Okumak için çıktığım uzun yolda yürürken, ayaklarımın yere sağlam basmasına odaklanmışken, elimde kalem buldum diyebilirim. Esasında, elimdeki kalemin varlığından haberdar olmama rağmen onu kullanmaya hazır hissettim diye de düşünülebilir.

 

Devamını okumak için lütfen satın alınız.

Leave feedback about this

  • Rating

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field

X