Kitap Eleştiri

Mustafa Tuğrul Çolak’ın “Yer Kuşağı” Adlı Kitabı Üzerine

Bugünlerde herkes, her şeye tepeden bakıyor. İnsan insana, insan doğaya, doğa insana… Gücü yeten yetene. Özgürlüklerimiz, sahip olduklarımız, sahip olduğumuzu sandıklarımız, tekrar gözden geçirmeye muhtaç…

Bildiklerinizi gözden geçirmeye imkân verebilecek ve özgürlüğü, sevgiyi, ölümü, hüznü ve birçok insansı yanlarımızı yeniden keşfetmemizi yahut bu kavramlara farklı açılardan bakmamızı sağlayacak bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Adı “Yer Kuşağı.” Kitabın “farklılık”ı daha kapağından başlıyor.  Kitap dikkat edebilenler için daha kapağında “Ben farklıyım” diyor aslında. İnsanlığın mağruriyet ve kibrini göklerle yarıştırdığı “gökdelenleri” tepelerinden aşağıya sarkıtılmış ve gökdelenlerin uçlarından sarkıtılan iplerin uçlarına da içinde kuşlar olan kafesler var. Ne metafor ama!yerkusagiiikitabi-mustafa-tugrul-colak

Yazar, daha kapak görseli ile “farklılık”ı ilan ediyor

Mustafa Tuğrul Çolak, 28 yaşında genç bir yazar, bir öğretmen. Edebice dergimizin de yazarlarından. Kendisine “Yer Kuşağı, Çağa Karşı Denemeler” kitabının kapağının hikâyesini sordum. Öncelikle kitabın içindekileri kapağı ile sezdirmek istediğini, her bir görselin bir metafor barındırdığını söyledi. Okuyucuya; evrene, dünyaya tersten baktıklarını hatırlatmak, özgürlük ve tutsaklık kavramlarına dikkat çekmek istediğini, bulut görseli ile öbür tarafta her türlü hesabın görüleceği inancına ve gökdelenlerin rengarenk oluşları ile de “gökkuşağı”na vurgu yapmaya çalıştığını ifade etti. Dünyaya tersten bakma imgesini tahmin etmiştim ama detayları kitabın yazarından öğrenmek kitabı okuduktan sonra, bu detayları yazılanlarla birleştirmek bir nevi parçaları bütünleştirmekti benim için.
Dikkat her şeyin başı. Ayrıntıya takılmayan gözler için dünyada tüm renkler siyah beyaz sanki. Ancak bizi bu âlemde başkalarından farklı kılan yanlarımızdan biri de çevreye ve sahip olduklarımıza karşı dikkatimizdir. Esasında Mustafa Tuğrul Çolak’ın kitabı dikkati farklılığı ile çekmekle birlikte, üzerine dikkatle yoğunlaşmayı da hak ediyor. Denemenin tüm özgürlüğünü kullanan yazar son dönemde en farklı deneme kitaplarından birine imza atmış diyebiliriz.

Yazar kitabına “İç ses”ini konuşturarak başlıyor:mustafa-tugrul-colak

Mustafa Tuğrul Çolak

İç Ses: Bak Gördün mü ‘iyi’ olan kazanır demiştim.

Harici Ses: Ama burada kaybettin ve gidiyorsun.

İç Ses: Orada kazanırım.

Harici Ses: Orası neresi ki?

İç Ses: Burası olmayan her yer…

Harici Ses: Kazandıysan niye gidiyorsun?

İç Ses: Gitmek; arkada kalanların doğruyu bulmaları için yapılabilecek son iyi şeydir.

Yazar kendine özgü bir üslup yakalama peşindedir ve mecazın, imgenin sınırlarını zorlar. Denemenin kendine verdiği özgürlüğü iyi değerlendiren yazar, söylediklerinin orijinalliğini, orijinal söyleyişle destekler. Bir örnek; “Kelimeler objeyi gösteren vazifesini üstlenirken bir yandan da eşyanın ötesini görmeye hazırlar bizi.”

Mesela, “gitmek” eylemi kendisinin yüklendiği mana dışında başka neleri yüklenmiş olabilir? Her şey, canlı ve cansız bütün varlıklar gitmektedir. Sadece gidenler değil, kalanlar da gitmektedir. Nihayet her şey gide gide “O’na” dönecektir!

Özgürlüğün ne olduğu değil, ne olmadığından hareketle ne kadar özgür olduğumuz anlatılıyor kitapta. 4 ana bölümün sonunda 4 mektup var okura: “Gönderilmeden yerine ulaşan mektuplar.” Yazar kitabın sonuna da bir sözlük eklemiş. Ama bu bildiğiniz sözlüklerden biraz farklı. Mizah ve ironi birleşince ortaya farklı bir sözlük çıkabiliyor.

Çağa, devrana, dünyaya ve insana, insani duygulara karşı farklı denemeler. İyisi mi okumalı. Tatmayan bilmez…

Leave feedback about this

  • Rating

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field

X