şükür
şükür ki yüreğimizdeki yaraların ne kanı ne cerahatı sızıyor
şükür ki yüreğimizdeki yaraların ne kanı ne cerahatı sızıyor
sana susmak ne acı züleyhâ seni susmak ne fenâ oysa
önceleri züleyhâ çok önceleri bırak seni yâhut resmini görmeyi
yetmiş yedi çınar girmiş aralarına ayrı düşeli bin yıllar
-ismi verilemeyecek bir ülküdaşa- her gün geçmişin geçmemişliğinde yorgun
-ırkımızın kanayan yarası, soykırımın pençesindeki Doğu Türkistan’a- anne senin üç
çok netâmeli bir devri devrilmeden geçebilmek için gece gündüz
bu kent lânetli bu kentin sen kokuyor bütün karanfilleri
-şühedâya vefâ- gittiler… asla ödeyemeyeceğimiz bir borcun asarak yüz
meçhûle koşan atlar var kafamın içinde onlar seni zikrediyorlar külden
ne olur git bırak beni burada böylece bir başıma
en muhteşem şiirleri şu uçsuz evrenimizin hece hece akıyor işte
© 2016 Edebice Dergisi.Tüm hakları saklıdır. Web Yazılımcısı:Emre Ece