31. Sayı

Azerbaycan’a Gönderilen Selamın Hikâyesi – Oğuzhan Karaduman

Mazinin tozlu sayfaları arasında nice hatıralar saklıdır. Bu tür notları okumayı seven yüzlerce insan geçmişten bir parçaya tesadüf etmenin hazzını çok iyi bilmektedir. Eskilerin heyecanı bu tür okuyucuların helecanı olmaktadır. Bu yazımızda sizlere bestekâr- muallimlerimizden İsmail Zühtü Bey (Kuşçuoğlu) ile edebiyat tarihçimiz, muallim ve muharrir İsmail Habip (Sevük) dostluğundan Azerbaycan’a uzanan bir selamın öyküsünü aktarmaya çalışacağım.

İsmail Zühtü Bey 1878 senesinde Bulgaristan’ın Aydos kasabasında doğmuştur. Aydos bugün Bulgaristan‘ın doğusunda, Burgaz ilinde bulunan bir ilçedir. İsmail Zühtü henüz kundakta iken yaşanan siyasi olaylar neticesinde ailesiyle İstanbul’a göç etmek zorunda kalmıştır. Üç yaşında yetim kalan İsmail Zühtü sekiz yaşında üvey baba ezasına maruz kalmıştır. Bu süreçte çobanlık yapmak zorunda kalmıştır. On yaşına geldiğinde üvey babasının vefatı üzerine aile İzmir Tire’ye taşınmıştır. Çobanlık yıllarının hatıralarını Sanayi Mektebine taşıyan İsmail Zühtü için müzikal hayat sorunlarla başlamıştır. Mektebin terzihanesine kaydedilen bu genç her fırsatta müzik bölümüne kaçmakta ve her defasında şiddeti artan bir tonda cezalandırılmaktadır. Cezalar İsmail Zühtü’yü kamçılamaktadır. Nihayetinde davul taşıma göreviyle müzik bölümüne nakledilir. Enstrümana davul ile başlayan genç ve azimli İsmail, trompete oradan büğlüye ve nihayetinde piyanoya geçmiştir. İsmail Zühtü’nün enstrüman macerasını Kösemihal Zâde Mahmut Ragıp şöyle nakletmektedir:

“Kendisini artık büğlü de tatmin etmemektedir. Müdüriyet odasının üstündeki odada bir piyano vardır. Zühtü bu sefer de oraya devama başlar. Aşağıdaki odada rahatı bozulan müdür Tahir Efendi yukarı çıkıp Zühtü’yü azarlar, dışarı çıkarır… Fakat bir iki gün sonra Zühtü tekrar piyano çalışmağa başlar:  müdür bu sefer daha şedîd bir lisanla bir daha kendisini piyano başında görmemesini, görürse, mektepten kovacağını söyler. Zavallı İsmail Zühtü bu memnuiyete de ancak bir iki gün tahammül edebilmiştir; üçüncü gün iptilasına gene mağlup oldu, gene çalışmağa başladı. Biraz sonra oda kapısında müdür göründü. Zühtü, kovulacağını tahminle sapsarı kesilse de, memulün hilafı beşuş bir çehre ile karşılaştı: denemek için kendisini bu kadar üzmüş olan tedbirli müdür, bilakis sebatkârlığından dolayı Zühtü’yü takdir ve tebrik etti, iki muallimin kendisine alaturka ve alafranga musikileri öğreteceklerini söyledi. İşte bu suretle mühtedi Tevfik Bey’den piyano, nazariyât, armoni ve kontrpuan bir de Türk’ten de alaturka nazariyât dersleri almağa başladı… 1896 da on sekiz yaşında olduğu halde mektebi bitirdi.”[1]

İsmail Zühtü Bey tüm bu talebelik serüveninin sonucunda Sanayi Mektebi musiki mualliminin muavinliğine getirilir. İsmail Zühtü Bey zamanla millî bir duruş ortaya koymakta ve İzmir ahalisinin dikkatini celp eder. Bu süreç onun sivrilmesine ve buna mukabil hasım kazanmasına neden olmuştur. Dönemin mektep nazırı Kamil Paşa’yı tetkik için saraydan gönderilen bir hafiye İsmail Zühtü Bey için bir kırılma noktası meydana getirmiştir. Mektebin Torbalı’da yapılan büyük Sultanî koşularından dönüşü sırasında hafiye Ahmet Esat B. bir ecnebi meyhanesinin önünden geçildiği sırada heyeti durdurup İsmail Zühtü Bey’e Marş-ı Sultanî’nin icra edilmesi emrini verince İsmail Zühtü Bey’in mektepten ayağının kesilmesine giden süreç başlamış oluyor. Zira bir meyhanenin önünde bu icrayı uygun görmeyen musiki muallimi, mektep nâzırını küçük düşürdüğü gerekçesiyle teftiş hafiyesinin gazabına uğramıştır. Önce ilişiği kesilen muallim Zühtü Bey sonrasında musiki ile hiçbir ilgisi olamayan bir mağazanın satış işlerine tayin edilmiştir. Bu görevi bırakan İsmail Zühtü Bey Avusturya hükümetinin davetiyle Avrupa’ya geçmiştir. Selanik’te bulunduğu sırada Selanik Marşını kaleme almıştır. Avusturya Macaristan ziyaretlerinde çeşitli musiki çalışmalarına katılmıştır. Müzik ile geçen bu dönemin sonrasında İzmir İttihat ve Terakki Mektebi musiki bölümüne tayin edilmiştir. İzmir’de birçok okulda dersler veren Zühtü Bey en büyük hazzını vatanperver gençlerin yoğun olarak eğitim aldığı İttihat ve Terakki Mektebinde yaşamış ve devamında Kuva-yı Milliye’ye katılmak amacıyla Eskişehir’e geçmiştir.

 

Devamını okumak için lütfen satın alınız.

 

[1] Taha Toros Arşivi, 520612 numaralı evrak.

Leave feedback about this

  • Rating

PROS

+
Add Field

CONS

+
Add Field

X