31. Sayı

Kitaplarım: Varlığımın İnşası – Ayşe İlker

Gördüğüm ilk kitap, dedemin elindeydi. Kahverengi, deri bir kabı, kabın üstünde kabartmalı bir deseni vardı. Üç yaşlarında olmalıyım. Uzun divanda, divan halısı olarak dokunmuş, koyu vişne ve yeşil renklerle bahar çiçeği motifi konmuş Gördes halısının üstünde, bir dizi yukarıda, yarım bağdaş kurarak oturur ve parmağıyla kitabın sayfalarını takip ederdi. Yorulunca kitabı hemen sağ yanına koyar, […]

Devamını Oku
31. Sayı

Ya Ali! Evde Un Var mı? – Cantürk Coşkun

Adil Han’da bir bülbül yuvası.  Cumartesileri toplananlar: Hocalar; edebiyatçılar, tarihçiler, öğrenciler ve birkaç zat; Devlet ricalinden yolunu düşürenler, okur-yazarlar; Mahdumlar, hazırda bulunan; meşhurlar, meçhuller, selam bırakanlar; Memurlar da geçerken şöyle bir; Öğretmenler, öğretmeyenler, mazlumlar ve mecâninden uğrayan da var: Pazar ola!   ***   Bülbül yuvasının bir köşesinde, postunu giyinmiş menzilin arkası eski harfli ciltlerle […]

Devamını Oku
31. Sayı

Mefkûre Sahaf ile Söyleşi

Konuşan: Burak Akdağ Ankara’da Kızılay’daki Aksoy Çarşısı’ndayız. Çarşının en alt katında hizmet veren Mefkûre Sahaf’ın sahibi Tolga Akıska bizi misafir ediyor. Kendisiyle sahaflık ve kitaplar üzerine bir sohbet gerçekleştireceğiz. BA: Tolga Bey Merhaba, bizleri misafir kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Size sahaflık ve kitaplar hakkında birtakım sorular yönelterek bu konuda sohbet etmek istiyoruz. TA: Hoş […]

Devamını Oku
31. Sayı

Yahya Erdem – Gezgin Kitaplar

  Latince Habent sua fata libelli –Kitapların kendine ait kaderleri var özdeyişi iyi bilinir. Orta Çağ’dan kalma bu deyiş için “Çok az vecize hakikati bu kadar özlü ifade eder.” desek yeridir. Kitaplar durmazlar, yürürler. Elden ele, evden eve, dükkândan dükkâna, kütüphaneden kütüphaneye geçerler. Her girdikleri yere mutluluk getirirler, ama kendileri sanki huzur bulmazlar. Son geldikleri […]

Devamını Oku
Yeni Çıkanlar

M. Hayati Özkaya – Bak Postacı Geliyor

Çağımız, hani şu teknolojinin insanı deli eden çağı, bizim şaşkın bakışlarımız arasında yalnızlığın ormanına doğru pür neşeyle koşarken ne mektubu ne pulu ne de “Bak postacı geliyor, selam veriyor…” şarkısını hatırlamakta. O, kendi elektronik, dijital, sanal âleminde yoluna devam ederken biz de bu kocaman dünyada bir kara nokta gibi yaşamak ve kendimize sığınacak bir yer […]

Devamını Oku
X