-ismi verilemeyecek bir ülküdaşa-
her gün
geçmişin geçmemişliğinde
yorgun ve mahzun gözlerle
iç geçire geçire
bir sesin
bir ismin
bir resmin
ya da
bir şiirin
bir şehrin
bir nâne şekerinin
altı çizili bir dizenin
yâhut
son derece sıradan gibi duran
lâkin açık yaraya basılan tuzdan
farksız bir cümlenin peşine takılarak
az veya çok ama muhakkak
yürürdü adam
ve her an
azar azar ölürdü
bilirdi ki soluk almak
en yaygın intihar usulüydü
yâdigárdı âdem baba’dan
ve yine her an
usul usul ölürdü esâsında
nihâyetsiz bir ömür sürdüğü zannına kapılan
her zavallı evlâd-ı insan
ki zâten tanrı’nın lügátinde
-kısa yâhut uzun
bir çeşit ölüm- diye geçerdi yaşamak
yürürdü adam
adlarını dahî bilmek istemediği yolların
mecbûrî müdâvimiydi
ve o
kimi simsiyah
kimi rengárenk bu yollarda
kitabını da
silahını da
muhkem surlarla çevrili
mukâvim zırhlarla sarılı
pırıl pırıl yüreğinin
hemen yanıbaşında taşırdı
ve o
hakiki kimlikleri
bizce meçhul
onca mâlum bu yollarda
kitabını da
silahını da
başını da
yüreğiyle taşırdı
çünkü bu dünyada
temiz bir yürekle taşınmayan
kitaptan
silahtan
ve baştan daha zararlı
çok az şey vardı
kirlenmemek için
canı pahasına savaşan
güzel insanlar için
Fatih OĞUZ
12/3/19 – Ankara / Ulus
-Ayarsız Dergi’nin 41. sayısında “câhil bir adama dâir” başlığıyla yayınlanmıştır.
Görülen lüzum üzerine yeniden düzenlenmiştir.-
-hakikattir-
Yazılan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. Suç teşkil edecek yazılardan dolayı edebice.net sorumlu tutulamaz.
Henüz yorum yok.
Bu yazıya yorum yapabilirsiniz.