Merhaba sevgili okurlarımız,

Sonbahar kapımıza sarı güllerini koyalı bir iki hafta oldu. Aslında bu yaz, hüznü sonbaharın elinden (ç)almış görünüyor. Zira bu yaz temmuz başında Türkiye’nin yetiştirdiği ancak ismi Türk dünyasına mâl olmuş değerli bir ismi, büyük ressamımız Mehmet Başbuğ’u kaybettik. Mehmet Başbuğ’un bu ani ölümü onu tanıyan herkesi derinden sarstı.

Mensubu olmaktan gurur duyduğu milletine birbirinden değerli onlarca resim ve yine aynı yolda hizmet etmeye aday onlarca öğrenci bıraktı. Türk milletinin asaletini, heybetini, çilesini, yaşam biçimini, giyimini, duruşunu, doğasını, göğünü ve yerini ölmez birer eser olarak gözümüze gönlümüze hediye edip uçmağa vardı. Türk tarihinden kahramanlık manzaralarını tuvaline başarıyla işlediği gibi özellikle Türk milletinin Anadolu’da verdiği Kurtuluş mücadelesini birçok kere başarılı bir şekilde duvarlara, tuvallere işledi. Kağnılarla cepheye yük taşıyan kadınlar, savaş meydanlarında yiğitler, göç yollarında yoksul halk, nazlı bayrağımızı öpen şehit anaları, sancağı elinde taşıyan askerler hemen aklıma gelenler. Türk çocuklarına bu kurtuluş savaşı sahnelerini hatırlattığı daha doğru bir ifade ile yaşattığı için rahmetli Başbuğ’a ne kadar teşekkür etsek azdır.

Edebice olarak 7 Temmuz 2017’de aramızdan ayrılan Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Başbuğ için bir dosya hazırladık. Dosya editörümüz Yrd. Doç. Dr. Mehmet Sağ’a, bizimle her türlü bilgi, belge ve görseli paylaşan Mehmet Başbuğ’un oğlu Fatih Başbuğ’a ve dosyaya yazı yazarak katkı sunan: Prof. Dr. Bayram Kodaman, Prof. Dr. Adnan Tepecik, Prof. Dr. Ahmet Atan, Prof. Dr. Alev Kuru, Prof. Dr. Osman Altıntaş, Doç. Dr. Yusuf Keş, Doç. Dr. İsa Eliri, Yrd. Doç. Dr. Nihat Şirin, Dr. Hayati Bice, Dr. Ali Düzgün, Dr. Lütfü Şehsuvaroğlu ve Öğr. Gör. Sebahattin Sivrikaya’ya teşekkür ederim. Onun hayatını, sanatını, fikirlerini ve resimlerinden örnekleri sunduğumuz bu dosyamız Mehmet Başbuğ’un hatırasını tıpkı resimleri gibi yaşatacaktır. Ruhu şad mekânı cennet olsun.

Bu sayımızda dosya konumuzun dışında yine değerli yazar ve şairlerimizin kaleminden dökülen şiirlerle beraber öykü, deneme, söyleşi, hatıra, masal ve kitap yazılarına da yer verdik. Edebice ve birçok edebiyat dergisinde şiirleri yayımlanan genç şairimiz Bleda Yaman ile arkadaşımız E. Aybike Büyükyılmaz Ankara’da görüştü. Elif Aybike’nin kendine özgü üslubu ve sorularıyla renk kattığı söyleşiyi keyifle okuyacağınızı umuyoruz. Bunun dışında zaman zaman dergimizde çıkan gezi ve hatıra yazılarını okumaktan keyif aldığımız Doç. Dr. Hasip Saygılı yine ziyaret ettiği başka bir mekandaki gözlem ve hatıralarıyla bu sayımızın sayfaları arasında yerini alıyor. Masallar geçmişte kaldı diyenleriniz olabilir. Bu sayımızda “Huriayn ile Şehzade” başlıklı yazımız bu türün hâlâ yaşadığını gösteriyor bizlere. M. Halistin Kukul bu sayıda da bizleri yalnız bırakmıyor. Numan Altuğ Öksüz ve Furkan Arın öyküleriyle bu sayımızda yerini aldılar. 9. Sayımızda 3 kitap eleştiri yazısına yer verdik: Semanur Ulu, Oğuzhan Karaduman ve Meltem Türk kitap yazılarıyla dergimize katkı sundular. 3. Sayımızda kendisiyle söyleşi yaptığımız Çağrı Cebeci güzel bir karikatürle Edebice sayfalarına geri döndü.

Dergimizin 2 ayda bir yayımlanma mecburiyeti ve değerli ressamımız Mehmet Başbuğ’un aramızdan ayrılışı üzerine hazırladığımız dosya sebebiyle bu sayıda yayımlamayı düşündüğümüz birçok yazı ve şiiri maalesef sonraki sayılara ertelemek zorunda kaldık. Okuyucu ve kalem dostlarımızın anlayışına sığınıyoruz.

Yeni ve daha güzel sayılarda görüşmek dileğiyle…

Yaşar VURAL

Edebice Gen. Yay. Yön.