İstanbul’da Bir Akşam
Karşı evlerde ağlayan bir ses,
Bir küçük nağme-i şrkeste-heves,
Eskimiş bir sükût içinde yürür,
Kapılar örtülür; sokaklarda
Mütefekkir ve muhteriz, tenhâ
İki, üç pây-i mâtemî sürünür.
Beldenin ufk-ı iğtirâbında
Âteşîn bir güneş ufûl etmiş
Sanki a’sâr içinde zâil olan
Bir yığın kanlı râyet-î giryân
Düşen ebada hep nüzûl etmiş,
Akşam olmuştu. Penbeliklerde
Parçalanmış dumanlı yelkenler
Gibi bir çok sehâb-ı efsürde
Bir betâetle eyliyordu güzer
Eve nisyân içinde bir düşkün,
Sanki bir cebhe-î emel-mehcûr,
Bir siyah tayf-ı münfail, meksûr
Gibi ben avdet eyliyordum o gün.
Müşteki bir heves-i gam dökerek
Bir kadın geçti. Bakmadantanıdım,
Ben onun eski âşinâsıydım.
Yine bî-çâre kollarında onun,
Vardı bî-tâb ü münkesir, o melek,
Hasta bir tıfl-ı sâkit ü mahzûn.
Bu senin nuhbe-i hayâlindi.Bu ümîdin ki böyle kaldı sakat,
Sana bir yâd-ı mâtemî ebedî.
Sana ben kalben ağladımdı, fakat
Acı bir hisle muztarib, küskün
Söylüyordum yavaş yavaş tekrâr:
Herkesin kollarında böyle, bugün
Müteverrim, sakat çocuklar var.
Hamdullah Suphi Tanrıöver (1901)
Yazılan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. Suç teşkil edecek yazılardan dolayı edebice.net sorumlu tutulamaz.
Henüz yorum yok.
Bu yazıya yorum yapabilirsiniz.