Zamân olur ki geçer mansab-î nigâhımdan
Deride-bâl-i nedâmet, şikeste-tâb-ı elem,
Bütün hayât-ı güzeştem, hayât-ı me’mülem
Geçer, geçer, beni pâ-mâl-i ye’s eder…
O zaman
Bulut altında nîm-pinhân bir
Güneşin huzme-î şuââtı
İntişâr eyleyip edince mürur
İnce yağmur bulutlarında kalan
Katarât-î rakîka-yî mâdan
Nâ-gehânî nasıl ederse zuhur
Bütün elvân-ı iltimââtı,
İbtisâmıyle – sâbit ü sâir –
O bulutlarda bir bülend âhenk
Tayf-ı reng-â-renk;
Görünür öyle nâ-gehân çıkarak
Mevecât-î tefekkürâtımdan
Bir esîrî vücûd-ı hande-meâl.
Beni pâ-mâl-i ye’s eden âmâl
Toplanıp nûr-ı câzibinde hemân
Canlanır şûh, mübtesim, parlak.
Kalırım ben bu hikmete hayrân,
Mevc-i fikrim sükûn bulur…
O zamân
Bir hande-i nermîn ile yâr-ı vefâ-dâr,
Ruhumdaki âşûbu ezersin, bitirirsin;
Bir nazra ile eyleyip ümmîdimi bîdâr
Bir dest-i nevâzişle teselli getirirsin.
Ahmet Reşit Rey
(1898)
Yazılan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. Suç teşkil edecek yazılardan dolayı edebice.net sorumlu tutulamaz.
Henüz yorum yok.
Bu yazıya yorum yapabilirsiniz.